DEHB HAKKINDAKİ YANLIŞLAR
Çoğu çocuk ve yetişkin bazen dikkat dağınıklığı ya da bir işi bitirme konusunda sorunlar yaşayabilir. Durumun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olarak tanılanması için DEHB semptomlarının çocuğun ya da bireyin yaşamındaki birden fazla alanı (sınıfta, oyun alanında, evde, topluluk içerisinde ya da sosyal ortamlarda) olumsuz etkilemesi gerekmektedir.
Eğer bir çocuk yalnızca oyun oynarken aktif görünüyor ve dikkat dağınıklığı yaşamıyorsa bunun nedeni DEHB olmayabilir. DEHB semptomları sadece sınıf ve okul ortamında oluyor başka yerlerde ise gözlemlenmiyorlarsa da sorun yine DEHB olmayabilir. Semptomların gözlemlendiği bir çocukta, çocuğun eğitim hayatı, arkadaşlık ilişkileri, öz kontrol sistemi olumsuz anlamda etkilenmiyorsa, DEHB tanısı konulmaz.
Bir çocuğun davranışları dikkat eksikliği semptomları gibi görünse bile, sorunun kaynağı her zaman dikkat eksikliği olmayabilir. Başka içsel ya da dışsal uyaranlar dikkat eksikliği gibi görünen davranışlara ya da durumlara neden olabilir. Örneğin, bir çocuk ölüm, boşanma, iş kaybı ya da ani değişiklikler gibi durumlar yaşıyorsa çocukta dikkat eksikliği olmamasına rağmen çocuk dikkat eksikliği semptomları sergileyebilir.
DEHB VE ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Her öğrenme güçlüğü yaşayan çocuk DEHB tanısı almaz ya da her DEHB tanısı almış çocuk öğrenme güçlüğü yaşamaz ancak yapılan araştırmalarda öğrenme güçlüğü ile DEHB arasında %10’dan %92’ye varan oranlarda bir örtüşme görüldüğünü ortaya konmuştur. DEHB’li çocuklarda disleksi görülme oranı %15–50 iken diskalkuli görülme sıklığı %24–60 oranlarında değişmektedir.
DEHB TEDAVİSİ NEDİR?
Çocuk uzman kişi tarafından detaylı olarak değerlendirilmelidir. Değerlendirmenin ardından psikiyatrist tarafından ilaç verilmiş ise verilen ilaçlar psikiyatrist gözetimi altında kullanılmalıdır. Alınan bu uyarıcı ilaçlar çocuğun dikkatini toplamasına yardımcı olacaktır. Bunun yanında çocuğa bireysel eğitim desteği sağlanmalıdır. Yapılan bu eğitim desteği sayesinde çocuk ders çalışma alışkanlığı kazanacak ve uzun vadede sorumluluk duygusu gelişecektir.
DEHB İLE GÖRÜLEBİLEN RAHATSIZLIKLAR NELERDİR?
* Dil ve Öğrenme Bozuklukları
*Depresyon
*Kaygı Bozuklukları
*Asperger Bozukluğu
*Davranım Bozukluğu
*Tik Bozukluğu
*Karşıt Olma Karşıt Gelme Bozukluğu
gibi rahatsızlıklar DEHB ile birlikte görülebilir.
Bu nedenle ebevenylere çocuklarına tanı konulduktan sonra tedaviye başlamaları ve psikolojik destek almaları önerilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU ÇOCUĞUN SOSYAL GELİŞİMİNE NASIL ETKİ EDER?
Dikkat sürelerinin kısa olması ve dürtüselliğin fazla olması sebebiyle uzun süre hareketsiz kalamadıkları için sosyal kuralları öğrenmede güçlük yaşarlar. Bu nedenlerde arkadaş bulmada ve arkadaşlık ilişkilerini sürdürmede zorluk çekerler. Başkalarına karşı saldırgan davranışlar (itme, çekme gibi) gösterebilirler. İçsellik gelişmemiştir bu nedenle davranışlarının sonuçlarını düşünemeyebilirler.
DEHB VE DUYGU KONTROLÜ
Duygularımızı kontrol etmek ve yönlendirmek günlük hayatımızda önemli bir zihinsel işlevdir. Davranışlarımız gibi duygularımızı da bir ön denetimden geçirerek sergileriz. Duygu kontrolünde problemler dikkat eksikliği tanı kriterleri arasında yer almamasına karşın günlük hayatta en sık karşılaşılan problemler arasında yer alır. Yapılan araştırmalarda DEHB’li çocukların duygu kontrolünde daha çok 2 tip sorun yaşadıkları görülmüştür.
*Düşük tepki eşiği (küçük sorunlara hemen duygusal tepki verme eğilimindedirler)
*Küçük bir sorun ya da durum karşısında tanılı olmayan çocuklara kıyasla daha büyük tepkilerde bulunma
HİPERAKTİVİTE BELİRTİLERİ NELERDİR?
-Hareketlerini kontrol edemezler; elleri, ayakları kıpır kıpırdır.
-Uzun süre aynı yerde oturmakta sorun yaşarlar,
-Bir şey ile uzun süre ilgilenemezler, bir şeye uzun süre odaklanamazlar.
-Çok konuşur,karşısındaki kişi sorusunu bitirmeden yanıt verirler,
-Sırayla yapılan işlerde sorun yaşar,
gibi belirtiler hiperaktivite belirtileri olarak karşımıza çıkar.
Hiperaktivite bozukluğu tanısının konulabilmesi için yukarıda verilen semptomlardan çocuklar için; 6 ya da daha fazlasının, 17 yaş sonrası için ise en az 5 tanesinin kişide bulunması gerekir. Semptomların süreklilik göstermemesi ara sıra ortaya çıkması tanı konulması için yeterli değildir. Semptomlar birçok ortamda ve çok sayıda gözlemlenmelidir.
DEHB’İN AKADEMİK ALANA ETKİLERİ
• Çocuk zekası oranında beklenenin altında bir başarı gösterebilir
• Bir sınavdan yüksek puan alabilirken bir diğerinden düşük not alabilir.
• Son derece hakim olduğu ve iyi bildiği bir konu hakkında karşısına çıkan bir soruyu doğru okumadıkları için yanlış cevaplayabilir.
• Soruyu doğru okusalar bile yanıtlarken işlem atlamaları yapabilir.
• Uzun metinleri ya da uzun metinlerin olduğu soruları okumakta güçlük çekebilir, bu soruları yanıtlamayabilir ya da yanlış yanıtlar.
• Zaman yönetimi konusunda başarısız oldukları için sınavda tüm soruları okuyup cevaplayacak zamanları kalmayabilir.
DEHB TEDAVİSİNDE GEREKTİĞİ DURUMLARDA İLAÇ KULLANIMININ ENGELLENMESİ NE GİBİ SONUÇLARA YOL AÇAR?
Ülkemizde, DEHB tedavisinde ilaç kullanımı konusunda maalesef yanlış bilgilenmeler ve tutumlar bulunmaktadır. DEHB tanısı almış çocukların gerektiği halde ilaç kullanmalarının engellemesi bu yanlış tutumların olumsuz bir sonucudur. Ebeveynlerin yan etkilerden korkarak ilaç tedavisini reddetmesi, tedavi sürecini zorlaştırmakta ve çocuğun eğitim, sosyal hayatının olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.
DEHB’Lİ ÇOCUKLARIN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ
DEHB’li çocuklar, dikkat toplama yeteneğindeki sınırlılık, dağınıklık, anlatılanları dinlemede güçlükler, düzensizlik, unutkanlık, motor huzursuzluk, yetersiz dürtü kontrolü, aşırı konuşma, sırasını bekleyememe, kurallara uymada güçlük gibi bazı olumsuz davranışsal tepkiler gösterirler. Bu çocuklar bir ya da birden fazla uyarana aynı anda dikkat etme konusunda sorun yaşarlar, elleri ayakları sürekli hareket halindedir, oturmaları beklenen durumlarda sürekli ayaktadırlar ve koşabilirler, bir sorumluluğu yerine getirmekte sorun yaşarlar, konuşma sırasında karşı tarafın sözünü keserler, kendilerine bir soru sorulduğunda yöneltilen sorunun tamamlanmasını beklemeden yanıtını vermekte aceleci davranırlar.
DEHB NE DEĞİLDİR?
Çoğu çocuk ve yetişkin bazen dikkat dağınıklığı ya da bir işi bitirme konusunda sorunlar yaşayabilir. Durumun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olarak tanılanması için DEHB semptomlarının çocuğun ya da bireyin yaşamındaki birden fazla alanı (sınıfta, oyun alanında, evde, topluluk içerisinde ya da sosyal ortamlarda) olumsuz etkilemesi gerekmektedir.
Eğer bir çocuk yalnızca oyun oynarken aktif görünüyor ve dikkat dağınıklığı yaşamıyorsa bunun nedeni DEHB olmayabilir. DEHB semptomları sadece sınıf ve okul ortamında oluyor başka yerlerde ise gözlemlenmiyorsa da sorun yine DEHB olmayabilir. Semptomların gözlemlendiği bir çocukta, çocuğun eğitim hayatı, arkadaşlık ilişkileri, öz kontrol sistemi olumsuz anlamda etkilenmiyorsa, DEHB tanısı konulmaz.
DEHB’İN GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu görülme sıklığı araştırmaların yapıldığı yere, araştırma grubundaki çocuk-gençlerin yaş ortalamasına ve kullanılan yönteme göre değişiklik göstermekle birlikte genel olarak toplumda %3 ile %10 arasında değişen rakamlar bulunmuştur. Yapılan araştırmalar DEHB’in erkek çocuklarda 2 ile 10 kat daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur.
DEHB TEDAVİ EDİLMEZ İSE NE GİBİ SONUÇLARI OLUR?
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu çocukluk döneminde kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB’i olan bir çocuğun davranışlarının altında yatan sebepler; dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir. Çocuk tepkilerini bilinçli olarak gerçekleştirmez. Akademik ve sosyal olarak başarısız bir profil seyreder. DEHB’i olan çocuğun yaşadığı güçlüklükleri en aza indirmek ve sosyal uyumunu sağlamak için DEHB’in şiddetine göre tedavide ilaç kullanımı önerilir. İlaç tedavisinin yanı sıra çocuğun sosyal ve psikolojik olarak da desteklenmesi gerekir. Yapılan araştırmalarda tedaviye başlanmadığı takdirde gelecek dönemler için olumsuz sonuçlar doğurduğu ortaya konmuştur. DEHB’in tedavi edilmediği takdirde ergenlik ve yetişkinlik döneminde;
*Madde Kullanımı
*Anksiyete Bozuklukları
*Sosyal İzolasyon
*Depreson
gibi problemlere neden olduğu tespit edilmiştir.
DEHB BELİRTİLERİ
DEHB belirtileri 3 kategoride sınıflanabilir. Bunlar;
Dikkat eksikliği:
• Ayrıntılara pek dikkat etmez, bir davranışta bulunurken dikkatsizlikten kaynaklanan hatalar yapar;
• Oyunlara dikkatini vermekte güçlük çeker;
• Ona yönelik bir şey söylendiğinde dinlemiyormuş gibi görünür;
• Kendisine verilen yönergelere uymaz, sorumluluklarını yerine getirmez, başladığı işi yarıda bırakır. (tepkisel davrandığı ya da anlayamadığı için değil);
• Eşyalarını kaybeder;
• Farklı uyarıcılar hemen dikkatini dağıtır.;
Hiperaktivite
• Oturduğu yerde durmakta güçlük çeker, sürekli kıpırdar;
• Oyunda sakin kalmakta zorlanır. Davranışları, tepkileri abartılıdır;
• Konuşmayı sever.
• Bir şeylerle uğraşırken konuşmadan duramaz.
• Verilen bir sorumluluğu ya da başladığı bir işi tamamlayamaz.
Dürtüsellik ( fevri davranış)
• Sorulara daha tam olarak sorulmadan cevap verirler, oldukça sabırsızdırlar;
• Sıra bekleme kavramı yoktur;
• Başkalarının sözünü tamamlamasını beklemez ve keser;
• 7 yaşından önce belirtileri gözlemlenebilir.
DEHB VE İLAÇ KULLANIMI
DEHB tedavi sürecinde kullanılan ilaçların sağladığı etkiler şu şekilde sıralanabilir;
* Dikkat süresini artırır.
*Çocukta gözlemlenen aşırı hareketlilik ve yerinde duramama problemlerini en aza indirir.
*Öğrenme faaliyetini olumlu yönde etkiler.
* Dürtü denetimini sağlar ve kontrol mekanizmasını güçlendirir.
* Öğrenme faaliyetini desteklediği için akademik başarıyı da olumlu yönde etkiler.
*Sosyal ilişkilerin oluşmasına düzenlenmesine katkı sağlar.
Ülkemizde, DEHB tedavisinde ilaç kullanımı konusunda maalesef yanlış bilgilenmeler ve tutumlar bulunmaktadır. DEHB tanısı almış çocukların gerektiği halde ilaç kullanmalarının engellemesi bu yanlış tutumların olumsuz bir sonucudur. Ebeveynlerin yan etkilerden korkarak ilaç tedavisini reddetmesi, tedavi sürecini zorlaştırmakta ve çocuğun eğitim, sosyal hayatının olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.
DEHB VE TEŞHİS
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı psikiyatristin yaptığı birtakım inceleme ve değerlendirmelerden sonra konulur. Teşhis aşamasına izlenen adımlar şu şekildedir;
* Aile ile görüşme
* Çocuk ile görüşme
* Öğretmen/öğretmenlerin gözlemlerine danışma
* Birtakım performans testlerinin uygulanması ve değerlendirilmesi
Yukarıda sıralanan adımlar uygulandıktan sonra, psikiyatr olası diğer durumları değerlendirmek, fizyolojik bir sorun olup olmadığına emin olmak amacıyla görme, duyma, kan tahlili, tiroid taraması, beyin MR’ı gibi tetkilerin yapılmasını talep edebilir.
Tüm bu değerlendirmelerin sonucunda DEHB tanısı konulduktan sonra diğer olası sorunlarda incelenmelidir çünkü DEHB’e karşıt olma-karşı gelme bozuklukluğu, davranım bozukluğu, öğrenme güçlüğü, depresyon ya da anksiyete gibi eşlik eden durumlar olabilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU HER ZAMAN BİRLİKTE Mİ GÖRÜLÜR?
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sıkla bir arada görüldüğü gibi bazı durumlarda bireyde yalnızca dikkat eksikliği ya da hiperaktivite sorunu gözlemlenebilir.
DEHB’in 3 farklı şekilde bireyde kendini gösterdiğini söyleyebiliriz. Bunlar;
*Dikkat eksikliği
*Hiperaktivite bozukluğu
*İkisinin birlikte bulunması olarak sıralanır.
Aynı zamanda DEHB’li bir birey hayatının farklı dönemlerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu aynı anda yaşayabileceği gibi ayrı olarak yaşayabilir ya da bu iki bozukluk arasında geçişler gözlemlenebilir.
DEHB VE SOSYAL BECERİLER
DEHB’li bireyler arkadaşlık kurabilmede sorun yaşarlar. Bu sorunun en önemli nedeni gerekli sosyal becerilere sahip olmamalarıdır. Çünkü arkadaşlık ilişkilerini kurabilme, yürütebilmenin yapı taşlarından biri sosyal becerilerini geliştirmektir. Topluluk içinde nasıl davranmalı, sosyal kurallar nedir, beden dili nasıl okunur, başkalarının söylediklerini dinlemek neden önemlidir bu gibi soruların cevapları gerekli sosyal becerilerin kazanılmasından geçmektedir.
DEHB’li çocuğa bunlar yumuşak bir üslupla anlatılmalı ve sorunların üstesinden nasıl gelebileceğine dair birlikte alternatifler üretilmelidir.
Karşılaşabileceği olumsuz durumlar için drama çalışmaları ya da evcilik gibi oyunlar kurgulanabilir. Böylece aile çocuğun dünyasına girmiş olur ve verilmek istenen mesaj daha etkili bir şekilde çocuğa ulaşır. Burada en önemli nokta çocuğun içerisinde bulunduğu gelişim dönemi özelliklerini göz ardı etmemektir. Aynı zamanda çocuğa oyun oynaması, sosyal ortamlara girmesi, deneyerek öğrenmesi için fırsatlar yaratılmalıdır. Olumlu davranışları teşvik etmek ve gösterildiğinde de pekiştirmek, davranışın devamlılığı açısından önemlidir.
DEHB VE ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ
DEHB tanısı almış çocukların sosyal becerileri akranlarına kıyasla daha geç ve oldukça yavaş gelişir. Çoğu çocuk, içerisinde bulunduğu gelişim döneminin, gerekli sosyal beceri davranışlarını kazanmamıştır. Bazı işlevsel sorunlar yaşadıkları için jest ve mimikleri, sözel ya da fiziksel ipuçlarını, verilen sosyal mesajları diğer çocuklar gibi algılayamaz ve anlamlandıramazlar. DEHB tanısına dürtüselliğin de eşlik ettiği durumlarda çocuklar olumsuz davranışlarda bulunabilir ve arkadaş ortamında yıkıcı davranışlar sergileyebilirler. Tüm bu durumlar ise oyun sırasında arkadaşları tarafından istenmeme ve dışlanma sorunlarını beraberinde getirir.
DEHB VE TEDAVİ
DEHB tedavisi genellikle ilaçlar ile gerçekleştirilir. Bu ilaçlar uyarıcı ve uyarıcı olmayan ilaçlar şeklinde sınıflandırılır. Uyarıcı olmayan ilaçların yan etkileri daha azdır ancak uyarıcı ilaçlar tedavi de daha etkindir. İlaçlar hiperaktivite ve dürtüselliği azaltıp odaklanma, çalışma ve öğrenme becerilerini arttırırken aynı zamanda fiziksel koordinasyonlarda da gelişim sağlar. İlaç tedavisinde göz önünde bulundurulması gereken en önemli nokta bireysel farklılıkların göz ardı edilmemesi gerektiğidir. Birçok ilaçta olduğu gibi, herkesin aynı ilaç tedavisine vereceği tepkiler farklı olabilir. Bireysel farklılıklar nedeniyle en doğru ilacı ve en doğru dozu bulmak için uzman kontrolünde değişiklikler yapılabilir. İlaçla tedavinin yanı sıra DEHB tanısına başka bozukluklar da eşlik ediyorsa psikolojik destek alınması da uzmanlar tarafından önerilmektedir.
DEHB’Lİ ÖĞRENCİLERE ÖDEV VERİLİRKEN ÖĞRETMENLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
Öğretmenlerin dikkat etmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir;
* Çok ödevden sıkıldıkları için az ödev verilmesi,
* Ödevlerinin niceliğinden ziyade niteliğine dikkat edilmesi,
*Ağır ödevler yetersizlik duygusuna neden olabileceği için
ödevlerin küçük parçalara ayrılması
*Ödevleri yapabileceği yeterli sürenin verilmesi
DEHB’li çocuklar için önemlidir.
Bu şekilde çocuklarda başarısızlık korkusu azaltılabilir. DEHB’li çocuğu diğer öğrencilerle kıyaslamak ise DEHB belirtilerini arttırabilir. Bu nedenle kıyaslama yapılmamalıdır. Ayrıca DEHBli çocukları standart ölçümlerle değerlendirmek doğru olmayabilir bu durumda öğrenmeyi ölçmek için alternatif değerlendirmeler ( proje, performans ödevi gibi) kullanılabilir.
DEHB TANISI ALMIŞ ÖĞRENCİLER İÇİN ÖĞRETMEN NELER YAPABİLİR?
*Öğrenci sakin bir yere ve iyi örnek olacak bir arkadaşının yanına oturtulmalı.
*Çocuğa verilen çalışmayı tamamlayabilmesi için ek süre verilmeli
*Çocuğun dikkat süresi ile uyumlu olacak şekilde görevleri ya da çalışma süresi kısaltılmalı
*Kısa süreli hedefler belirlenmeli
*Her seferinde bir tek görev verilmeli
*Ödevlerinin miktarını azaltılmalı.
* Yönergeler açık ve kesin olmalı
* Etkinliği sürdürmesi için uyarı-sinyal verilmeli.
DEHB VE AKADEMİK BAŞARI
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu çocuğun okula başlaması ile belirginleşir ve gözlemlenmesi daha kolay olur. Erken tanı okul öncesi dönemde konulabilir. Her şeyden çok çabuk sıkılma, oyuncaklar ile oynama süresinin çok kısa olması, oyuncaklara bilinçli olarak zarar vermek, gruba dahil olamama, grup oyunlarında yer alamama gibi belirtiler okul öncesi DEHB belirtileri olarak karşımıza çıkar. Çocuğun okula başlaması ile dersi dinlememe, ödevleri unutma, ödevleri yapmama, sorulara odaklanamama gibi DEHB belirtileri akademik başarıyı olumsuz etkilemekte ve başarısızlığa neden olmaktadır.
DİKKAT EKSİKLİĞİ TANISI İLE DÜRTÜSELLİK BİR ARADA MI GÖRÜLÜR?
Dikkat eksikliği tanısı almış çocukların %60 ile %65’inde bu tanıya ek olarak dürtüsellik ve hiperaktivite bozukluğu görülmektedir.
Dürtüsellik semptomları; genellikle saldırgan, aşırı ve taşkın davranışlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dikkat eksikliği beraberinde dürtüsellik tanısı almış çocuklarda saldırgan, taşkın davranışlar ve beraberinde dürtülerin kontrolünde sıkıntı yaşandığı için takıntılar gelişebilir. Dürtüsellik yaşa, cinsiyete göre farklı düzeylerde ve farklı etkilere sebep olabilir. Bu durum dürtüselliğin kız çocuklarının üzerinde genellikle takıntılı, kaygılı, gergin bir etkisi olması; erkek çocuklarının ise yerinde duramama, zıplama, başkalarına zarar verme gibi etkilerinin olması şeklinde örneklendirilebilir. Taşkın ve saldırganca hareketlerin gözlemlenmediği unutkan, dalgın, dikkatini toplayamayan çocuklar için dürtüsellik tanısı konmaz. Bu tür çocuklar DEHB’de dikkat dağınıklığının ağır bastığı bir alt grubu oluşturur. Bu çocuklar için konulan tanı yalnızca dikkat eksikliği ya da dikkat dağınıklığıdır. Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta dürtüsellik ve dikkat eksikliğinin semptomlarını önce ayrı ayrı sonra birlikte ele alıp, incelemektir.
DEHB VE TEDAVİ SÜRECİ
DEHB tanısı almış çocukların yaşadığı güçlükler, çocukların sosyal kuralları kolaylıkla öğrenmelerini ve anlamalarını zorlaştırmaktadır. Sağlıklı çocukların çaba gerektirmeden kazandıkları sosyal becerileri bu çocuklar profesyonel yardım alarak öğrenmektedirler. DEHB tanılı çocuklar yaşadıkları sorunlara uygun tedavi ve eğitim almazlar ise değin tanısına eşlik eden bazı hastalıklar ortaya çıkabilir. DEHB olan çocuklarda başka sorunların eşlik etmemesi için erken müdahalede bulunmak önemlidir. Bunun için bu çocuklara tıbbi müdahaleye ek olarak iyileşmeyi destekleyici sağlıklı bir psiko- sosyal çevrede, iyi eğitimle ve modellerle sorunlarla nasıl baş edileceği öğretilmelidir.
Akademik başarının dışında psiko-eğitsel destek ile DEHB’li çocuklarda şu amaçları gerçekleştirmek hedeflenir:
• Davranışlarının sonuçlarını öngörebilme,
• Riskli davranışların (okulda başarısızlığa ve suç işlemeye neden olabilen olumsuz, kontrolsüz davranış örüntüleri) sonuçlarını bilme, ona göre olumlu davranış geliştirebilme,
• Öfkesini tanıma,
• Öfkesini ifade etmesinin farklı yollarını bulma,
• Öfkesi ile baş edebilmesini sağlama
• Kontrollü ve uygun davranma
DEHB İLE İLGİLİ BAZI YANLIŞ YARGILAR
•DEHB bir rahatsızlık değildir. (yanlış)
•DEHB beyin kimyasındaki bozukluk nedeni ile yönetici işlev becerilerinde sorunlar yaşamasına sebep olan nöro-biyolojik bir rahatsızlıktır. (doğru)
•DEHB sadece çocuklarda görülür. (yanlış)
•DEHB ergenlik ve yetişkinlik döneminde de görülür. Ancak DEHB tanısı almış yetişkinler azınlığı oluşturmaktadır. Bunun nedeni kişinin bu semptomlarla yaşamayı öğrenmiş olmasıdır. (doğru)
•DEHB hiçbir durum ile bağlantılı değildir. ( yanlış)
•DEHB’e eşlik eden ya da DEHB’in eşlik ettiği bazı sorunlar olabilir. Bunlar; öğrenme güçlüğü, davranım problemleri, anksiyete bozuklukları şeklinde örneklendirilebilir.
DEHB’Lİ ÖĞRENCİLERİN SINIF İÇERİSİNDEKİ BELİRGİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
DEHB’li öğrenciler sınıf içerisinde, dikkat toplama yeteneğindeki sınırlılık, dağınıklık, anlatılanları dinlemede güçlükler, düzensizlik, unutkanlık, motor huzursuzluk, yetersiz dürtü kontrolü, aşırı konuşma, sırasını bekleyememe, kurallara uymada güçlük gibi bazı olumsuz davranışsal tepkiler gösterirler. Bu öğrenciler bir ya da birden fazla uyarana aynı anda dikkat etme konusunda sorun yaşarlar, bu öğrencilerin elleri ayakları sürekli hareket halindedir, oturmaları beklenen durumlarda sürekli ayaktadırlar ve sınıfta koşabilirler, bir sorumluluğu yerine getirmekte sorun yaşarlar, konuşma sırasında karşı tarafın sözünü keserler, kendilerine bir soru sorulduğunda yöneltilen sorunun tamamlanmasını beklemeden yanıtını vermekte aceleci davranırlar.
DEHB TANISINI KİM KOYAR? TANI AŞAMASI NASIL GERÇEKLEŞİR?
DEHB tanısı alanda uzmanlaşmış psikiyatristler tarafından konulur. Tanı tek bir kaynaktan elde edilen bulgu ya da bilgilere göre değil; birçok kaynaktan elde edilen bilgiler bir araya getirilerek bu bilgilerin incelenmesiyle konulur. Öncelikle bireyin kontrolsüz davranışlarının, hareketlilik, dikkatsizlik ve dürtüsellik sorunlarının ne zaman, nasıl başladığı, içerisinde bulunduğu dönemdeki sorunların neler olduğu tespit edilir. Çocuğun ve gencin ev, okul ve arkadaş ortamlarındaki davranışlarıyla ilgili bilgi toplanır. Çocuğun öğretmenleriyle iletişime geçilerek okul içerisindeki davranışları hakkında da bilgi alınır. Psikiyatrist görüşme sırasında çocuğun veya gencin davranışlarını gözlemler. Ayrıca anne-baba, öğretmen ve çocuk tarafından doldurulan bazı gözlem formları tanı koymada yardımcı olan verilerdir.
DEHB NE DEĞİLDİR?
Çoğu çocuk ve yetişkin bazen dikkat dağınıklığı ya da bir işi bitirme konusunda sorunlar yaşayabilir. Durumun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olarak değerlendirilebilmesi için ise DEHB semptomlarının çocuğun ya da bireyin yaşamındaki en az 2 alanda (sınıfta, oyun alanında, evde, topluluk içerisinde ya da sosyal ortamlarda) engel yaratması gerekmektedir.
Eğer bir çocuk yalnızca oyun oynarken aktif görünüyor ve dikkat dağınıklığı yaşamıyorsa bunun nedeni DEHB olmayabilir. DEHB semptomları sadece sınıf ve okul ortamında oluyor başka yerlerde ise gözlemlenmiyorsa da sorun yine DEHB olmayabilir. Semptomların görüldüğü bir çocuğun eğitim ya da arkadaşlık ilişkileri olumsuz anlamda etkilenmiyorsa, DEHB tanısı konulmaz.
Bir çocuğun davranışları DEHB semptomları gibi görünse bile, sorunun kaynağı her zaman bu olmayabilir. Başka içsel ya da dışsal uyaranlar DEHB gibi görünen davranışlara ya da durumlara neden olabilir. Örneğin, bir çocuk ölüm, boşanma, iş kaybı ya da ani değişiklikler gibi durumlar yaşıyorsa çocukta DEHB olmamasına rağmen çocuk DEHB semptomları sergileyebilir.
EBEVEYNLER DEHB TANISI ALMIŞ ÇOCUKLARININ ÖĞRENMELERİNİ DESTEKLEMEK İÇİN NELER YAPABİLİR?
DEHB tanısı almış öğrencinin sınavlarda başarılı olması için öncelikle öğrenmelerinin desteklenmesi gerekir. Bu duruma destek olmak için ebeveynler çocuklarının ders çalışma ortamında şunlara dikkat etmelidir:
• Sessiz, bir çalışma ortamı ( açık televizyon ya da bilgisayar olmayacak şekilde ) sağlanmalıdır.
• Bir işi gerçekleştirmeleri ya da tamamlamaları için uygun sıralamalar ve dönütler verilmelidir.
• Zamanını planlı geçirmeleri için çalışma programları hazırlamalarına yardımcı olunmalı ya da okul psikolojik danışmanına uygun bir çalışma programı için danışılmalıdır.
• Ödevlerin ve sınav tarihlerinin unutulmaması için bunların yer aldığı bir pano oluşturulabilir.
• Okul araç-gereçleri ve çantası akşamdan ebeveynle birlikte hazırlanmalıdır.
• Ebeveynlerin okul ve yardım aldıkları uzman ile düzenli iletişim halinde olmalı ve çocuklarının durumu takip etmelidir.
DEHB YETİŞKİNLİK DÖNEMİNDE GÖRÜLÜR MÜ?
Çocuklukta görülen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu yetişkinlik dönemine de sarkabilir ya da çocukluk döneminde tanılanmamış bireyler yetişkinlikte tanı alabilir. Tıpkı çocuklarda ve gençlerde olduğu gibi, yetişkinler için de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu uyum problemlerine neden olabilir. Dikkat eksikliği bireylerin bir işi sürdürmelerini ya da tamamlamalarını zor bir hale getirebilir ve bireylerin ilişkilerinde problem yaşamalarına sebep olabilir. Bu bozukluk, yetişkinlerin kendilerini yetersiz ve başarısız hissetmelerine de neden olabilir.
Bazı yetişkinler için dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sorununa sahip olduğunu öğrenmek, yaşadığı zorlukların kaynağını buldukları için teselli olabiliyorken bazı bireyler için ise huzursuzluk yaşamalarına sebep olabilir. Bireyler dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sorununa sahip olduklarını düşünüyorsa alanda uzman kişilere başvurmalıdır.
DEHB VE DÜRTÜSELLİK
DEHB ile birlikte görülebilen sorunlardan biri de dürtüselliktir. Dürtüsellik davranışları planlamada, istekleri ve ihtiyaçları ertelemede ve kendini durdurabilme becerilerinde sorun yaşanmasıyla kendini gösteren bir durumdur. Belirtileri şu şekilde sıralanabilir;
* Çocuk sorulan soru tamamlanmadan önce yanıt vermeye çalışır.
* Sırasını beklemekte zorlanır.
* Başkalarının sözlerini keser.
* Davranışlarını ve eğer dürtüsellik fazla ise mimiklerini kontrol etmekte güçlük yaşarlar.
DEHB NASIL TESPİT EDİLİR?
Hiperaktivite semptomlarını çocukluk çağında göstermeye başlayan, gelişimsel olarak devam eden ve kişinin yetişkinlik yaşamını da etkileyen bir bozukluktur. Erkeklerde görülme sıklığı kızlara oranla daha fazladır. Genetik ve biyolojik temellere dayanan, psiko-sosyal etkenlerle şiddeti artan bir bozukluktur. Günümüzde hiperaktiviteyi tespit etmek için klinikte tek bir ölçüt yoktur. WISC-4 günümüzde kullanılan en yaygın test olmakla birlikte bunun yanında klinik gözlemde önemlidir. WISC-4 bilişsel yetilerin genelini ölçmektedir. Yapılan bu test esnasında çocuğun hiperaktivitesine dikkat eksikliğinin eşlik edip etmediği ne bakılmalıdır. Dikkat eksikliğinin de eşlik ettiği hiperakrivitede çocukların görsel-uzlamsal alanda zorlandıkları tespit edilmiştir. DEHB ( dikkat eksikliği ve hiprektivite bozukluğu) olan çocukları derinlik algısında da bozukluk olduğu tespit edilmiştir.
Çocuğa hiperaktivite tanısı verilirken kullanılan testlerin yanında öğretmenden detaylı bir gözlem formu almakta oldukça önemlidir. Aynı şekilde aile ile detaylı bir görüşme yapılmalı yapılan bu görüşme, testler ve öğretmen gözlem formu birlikte değerlendirilmelidir.
DEHB VE DİSLEKSİ ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?
Yapılan araştırmalarda Disleksi ile Dikkat Eksikliği VE Hiperaktivite Bozukluğu arasında %10’dan %92’ye varan oranlarda bir örtüşme görüldüğü ortaya konmuştur. DEHB’li çocuklarda Disleksi görülme sıklığı %15–50 iken Diskalkuli görülme sıklığı %24–60 oranlarında değişmektedir.
DEHB AİLE İLİŞKİLERİNİ NASIL ETKİLER?
DEHB’li çocuklar aile ilişkilerinde sorunlar yaşayabilirler. Ebeveynler veya çocuğa bakmakla sorumlu olan kişiler bu süreçte çocuğa karşı sabırlı ve anlayışlı olmalıdır. Ebeveynler bu süreçte yaşadıkları sorunlardan kendilerini sorumlu tutabilirler. Çocuğa karşı nasıl bir tutum sergileneceği aile içinde tartışmalara neden olabilir. Özellikle okul hayatı da başladığında ebeveynler kendi içinde çatışan ya da okula karşı çocuğunu savunmaya çalışan bir konuma gelebilir.
DEHB İLE GÖRÜLEBİLEN BOZUKLUKLAR NELERDİR?
* Dil ve Öğrenme Bozuklukları
*Depresyon
*Kaygı Bozuklukları
*Asperger Bozukluğu
*Davranım Bozukluğu
*Tik Bozukluğu
*Karşıt Olma Karşıt Gelme Bozukluğu
gibi rahatsızlıklar DEHB ile birlikte görülebilir.
Bu nedenle ebevenyelere çocuklarına tanı konulduktan sonra tedaviye başlamaları ve psikolojik destek almaları önerilir.
DEHB’NİN GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
DEHB görülme oranının araştırmaların yapıldığı yer, araştırma grubundaki çocuk-gençlerin yaş ortalaması ve kullanılan yönteme göre değişiklik göstermesiyle birlikte genel olarak toplumda %3 ile %10 arasında olduğu saptanmıştır. Ayrıca yapılan araştırmalar DEHB’nin erkek çocuklarda 2 ile 10 kat daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur.
DEHB VE ANKSİYETE BOZUKLUĞU
İki tanıyı ayırt etmek için öncelikle klinik değerlendirme gerekir. Kaygılı bir çocuk yalnızca kaygı duyduğu durumlarda dikkatini toplayamazken, dikkat dağınıklığı olan çocuk ise kaygı verici durumdan uzakken de dikkatini toplayamaz. Ancak şuna da dikkat çekmek gerekir ki iki problemde birbirini şiddetlendirdiği için DEHB ve anksiyete aynı anda görülebilir.
DEHB’NİN EĞİTİM HAYATINA ETKİLERİ
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sorunu yaşayan öğrenciler, dikkatlerini gereken durumlarda toplayıp kesintiye uğratmadan bir davranış sergilemekte ya da bir işi tamamlamakta sorun yaşarlar. Bu sorun çocukların arkadaş, aile ve eğitim ortamlarına da yansır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sorununa sahip öğrencilerin eğitim hayatlarında karşılaştıkları sorunlar şu şekilde sıralanabilir;
• Çocuk zekası oranında beklenenin altında bir başarı gösterebilir
• Bir sınavdan yüksek puan alabilirken bir diğerinden düşük not alabilir.
• Son derece hakim olduğu ve iyi bildiği bir konu hakkında karşısına çıkan bir soruyu doğru okumadıkları için yanlış cevaplayabilir.
• Soruyu doğru okusalar bile yanıtlarken işlem atlamaları yapabilir.
• Uzun metinleri ya da uzun metinlerin olduğu soruları okumakta güçlük çekebilir, bu soruları yanıtlamayabilir ya da yanlış yanıtlar.
• Zaman yönetimi konusunda başarısız oldukları için sınavda tüm soruları okuyup cevaplayacak zamanları kalmayabilir.
DEHB VE DUYGU KONTROLÜ
Duygularımızı kontrol etmek ve yönlendirmek günlük hayatımızda önemli bir zihinsel işlevdir. Davranışlarımız gibi duygularımızı da bir ön denetimden geçirerek sergileriz. Duygu kontrolünde problemler dikkat eksikliği tanı kriterleri arasında yer almamasına karşın günlük hayatta en sık karşılaşılan problemler arasında yer alır. Yapılan araştırmalarda DEHB’li çocukların duygu kontrolünde daha çok 2 tip sorun yaşadıkları görülmüştür.
*Düşük tepki eşiği(küçük sorunlara hemen duygusal tepki verme eğilimindedirler).
*Küçük bir sorun ya da durum karşısında çok tanılı olmayan çocuklara kıyasla daha büyük tepkiler de bulunma.
DEHB ÇOÇUĞUN SOSYAL GELİŞİMİNE NASIL ETKİ EDER?
Dikkat sürelerinin kısa olması ve dürtüselliğin fazla olması sebebiyle uzun süre hareketsiz kalamadıkları için sosyal kuralları öğrenmede güçlük yaşarlar. Bu nedenlerle arkadaş bulmada ve arkadaşlık ilişkilerini sürdürmede zorluk çekerler. Başkalarına karşı saldırgan davranışlar (itme, çekme gibi) gösterebilirler. İçsellik gelişmemiştir bu nedenle davranışlarının sonuçlarını düşünemeyebilirler.
DEHB’DE ÇOCUĞUN İSTENDİK (UYGUN) DAVRANIŞ GÖSTERMESİNE KATKIDA BULUNMAK İÇİN EBEVEYNLER NELER YAPABİLİR?
*ebeveynlerin her gün çocuğa düzenli olarak belirli bir zaman ayırması gerekir.
*ebeveynler, çocuk istendik davranışı gösterdiği zaman davranışın devamlılığı için pekiştirici sözler söylemelidir.
*çocuktan istekte bulunurken cümlelerin olumlu anlaşılır ve sadece tek bir istek içermesine dikkat edilmelidir.
*çocuğun olumsuz davranışı gelişim düzeyi ve yaşına göre uygun yöntemlerle cezalandırılmalı ancak sonrasında çocuğa normal davranılmaya devam edilmelidir.
DEHB’E KARŞI AİLELERİN YANLIŞ TUTUMLARI
•Zamanla, büyüyünce düzelir.×
DEHB tedavi ile ya da zamanla tamamen ortadan kalkmaz. Uygun tedavi yöntemi, ilaç takviyesi ve destek eğitimi ile DEHB’nin çocuğun eğitim, sosyal ve duygusal hayatındaki etkilerini azaltmak mümkündür. Bu nedenle ailelerin bu şekilde bir tutum sergilemesi çocuklarını yanlış yönlendirmelerine ve onları olumsuz etkilemelerine neden olur.√
•Dikkatini yeterince vermiyor, tüm dikkatini verse yapabilir.×
Dikkat eksikliği kalıtım, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrasında meydana gelen bazı problemlerden kaynaklanmaktadır. Çocuğun dikkatini verememesi, dikkat süresinin kısa olması bilinçli olarak yaptığı bir hareket degildir.√
•Çocugumun bir sorunu yok yalnızca sorumsuz.×
DEHB tanısı almış çocukların organizasyon becerileri gelişmediği için verilen görevleri doğru bir şekilde yerine getirmekte; dikkat süreleri kısa oldukları ve dikkatlerini vermekte sorun yaşadıkları için ise verilen görevleri hatırlamakta zorlanırlar. √
DEHB VE KURAL KOYMA
DEHB’li öğrencilerin okul başarısını ve uyumunu arttırmak için öğretmenler tarafından kurallar yapılandırılmalı, DEHB’li öğrencilerin dikkat süresini uzatabilmek için ders ilginç etkinliklerle desteklenmeli ve olumlu pekiştireçlerin kullanımına dikkat edilmelidir. Düzeni sağlamak için kurallar mümkün olduğunca erken oluşturulmalı, düzen ve temizliği kontrol etmek için ise çok sık aralıklarla kontroller yapılmamalıdır. Aksi takdirde bu durum çocukların içsel motivasyonlarını azaltabilir. Sınıftaki öğrencilerin katkılarıyla oluşturulan kuralları herkesin görebileceği bir biçimde yazıp asmak, DEHB’li öğrencilerin kuralları benimsemelerini ve uygulamalarını sağlayabilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU İLE BİRLİKTE GÖRÜLEN SORUNLAR NELERDİR?
Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve dürtüsellik genel olarak birlikte anılır. Ancak bir çocukta üçü aynı anda olmayabilir. Bazen biri diğerini ortaya çıkaran faktör olabilir. Örneğin dikkat eksikliği yaşayan bir çocuk, çevredeki uyaranlara dikkatini veremediği ya da dikkatini uyaranlar üzerinde tutamadığı için uyarandan uyarana atlayarak hiperaktivite bozukluğu semptonlarını sergileyebilir. Motor becerilerde sorun yaşayan hiperaktivite tanısı almış bir çocuk hareketlerini kontrol altına alamadığı için, dikkat eksikliği de yaşayabilir. Dürtüsellikte ise hareketlerin çevreye uyum sağlayamaması sonucunda hareketlerde kontrolsüzlük ortaya çıktığı için, çocuk yine dikkatini odaklamakta güçlük çeker. Bu sorunlar bir arada görünebilir. Ama bazı çocuklarda bu sorunlardan biri daha baskınken bazı çocuklarda ise bir başkası daha baskın seyredebilir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU TANISI ALMIŞ ÇOCUKLARIN UYGUN SPOR DALLARINA YÖNLENDİRİLMESİ
Dehb’li çocukların hangi spor dalını seçmeleri gerektiği dikkatle verilmesi gereken bir karardır. Ebeveynler yapılan seçimin çocuğun gelişim dönemi özellikleri, fiziksel özellikleri ve ilgi alanlarına uygun olmasına; spor dalının ise uygulanabilir olmasına önem vermelidir. Spor dalının uygulanabilir olması dikkar edilmesi gereken bir durumdur çünkü
Dehb tanısı almış çocuklar için en önemli nokta yönlendirildiği spor dalını sevip , bu spor dalında devamlılık göstermesidir. Çocuğun yönlendirildiği spor dalıyla ilgilerinin ve yeteneğinin uyuşmaması, spor dalının bulunduğu kompleksin eve çok uzak olması gibi durumlar devamlılığı olumsuz yönde etkileyebileceği için yönlendirme yapılırken bu faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.
Çoğu ebeveyn savunma sporlarının çocuklarını olumsuz yönde etkileyeceği konusunda endişe duyar ancak karete, judo gibi savunma sporlarına yönlendirilen çocukların sonrasında sosyal ilişkilerinde daha az tartışma ve kavga yaşadıkları gözlemlenmiştir. Özetle dehb’li çocukların düzenli olarak spor yapmaları isteklerini erteleyebilme, hareketlerini kontrol altına alabilme, dikkatsizlik gibi dehb semptomlarının hafiflemesi ve gelişimleri için oldukça yararlıdır. Dehb’li çocukların uygun spor dallarına yönlendirilmeleri hem psikolojik hem de fiziksel olarak oldukça faydalı olacaktır.
HİPERAKTİVİTE VE OYUN
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar eğitim ve sosyal hayatlarında sıklıkla başarısızlık yaşarlar. Bu durum çocukların özgüvenlerinde düşüşe neden olur. Bu çocukların özgüvenlerini desteklemek için yardımcı olan yöntemlerden biri oyundur. Ebeveynler her ne kadar DEHB tanısı almış çocuklarının çok fazla oyun oynadıklarından yakınsalar da aslında içerik olarak yapılandırılmış oyunlar hem çocukların davranışlarını kontrol etmesine hem de dikkat sürelerinin uzamasına yardımcı olabilir. Dama, satranç, hafıza kartları, kulaktan kulağa, domino, tombala, isim-şehir gibi oyunlar çocuğunuzla birlikte oynayabileceğiniz örnek oyun türleri olarak gösterilebilir. Ebeveynlerin özellikle dikkat etmesi gereken çocukların her alandaki gelişimlerini olumsuz yönde etkileyen uzun süre televizyon karşısında kalmak eylemine müdahalede bulunmaktır. Birlikte televizyon izlemek yerine çocuğunuzun gelişimine destek olacak oyunları birlikte oynamak uzmanlar tarafından önerilmektedir.
DEHB’İN MOTOR BECERİLERE ETKİSİ
DEHB çocukluk çağı sorunları içerisinde en sık karşılaşılan ve temel özelliği işlevselliği bozan dikkatsizlik ve/ya da hiperaktivite-dürtüsellik örüntüsü olan bir nörogelişimsel bozukluktur. (Faraone ve Biederman 1998). DEHB tanısı konan çocukların %45-70’inin motor beceri sorunları sergiledikleri ve bu sorunların sosyal uyumu, akran ilişkilerini ve akademik becerileri olumsuz etkilediği bilinmektedir (Barkley 1998, Harvey ve Reid 1997, Kadesjo ve Gillberg 1998, Kooistra ve ark. 2005, Rasmussen ve ark. 1983). DEHB’de ince ve kaba motor beceri sorunlarından koordinasyon sorunlarına, denge ve yürüyüş bozukluklarından gövde kontrol sorunlarına çok geniş bir yelpazede bildirilmiş motor beceri sorunları vardır (Goulardins ve ark. 2017). Denge, hareket planlaması/kontrolü, ince motor beceriler ve duyusal bütünlemede eksiklikler gibi sorunlar tanıyı destekler niteliktedir.
HİPERAKTİVİTE VE SALDIRGANLIK
Saldırganlık, DEHB’na hem eşlik etmekte hem de gidişat üzerinde son derece önemli bir durum olarak gözlemlenmektedir. Hiperaktivite ve çoğunlukla ona eşlik ettiği için birlikte ele alınan dikkat eksikliği, çocuklarda en sık rastlanılan sorunlardan biridir. Dünya genelinde %5-7 aralığında görülmekte iken, ülkemizde yapılan çalışmalarda bu oranın %12 civarında olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca DEHB tanısı almış çocuklar üzerinde yapılan çalışmalarda tanıya beraberinde saldırganlığın da eşlik ettiği görülmüştür. Araştırmacılar, DEHB’nin saldırgan davranışları arttırdığını ve bilişsel yeteneklerin varlığında belirginleştiğini ortaya koymuşlardır.
DEHB’nin temel belirtileri olan hiperaktivite, dürtüsellik ve dikkat eksikliği, çocukların öğrenme yetilerini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu durumda, kendi performanslarının altında başarı göstermeye veya kendi sınıf düzeylerinin gerisinde kalmaya başlarlar. Gösterdikleri olumsuz davranışlar, aldıkları cezalar, sınıf tarafından alaylara hedef olmaları çocuklarda olumsuz duygu ve davranışlara sebep olmaktadır. Okulda bu gibi durumlara maruz kalan çocuklarda saldırganlık ve davranım bozukluğu görülme riski oldukça fazladır.
HİPERAKTİVİTE VE KARŞI OLMA- KARŞI GELME BOZUKLUĞU
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda bu tanıya eşlik eden bir diğer sorun ise karşıt olma ve karşıt gelme bozukluğudur. Özellikle karşıt gelme bozukluğu olan okul öncesi dönemi çocuklarında otoriteye karşı gelme davranışı sıklıkla gözlemlenir. Bu çocuklar düşünmeden ve yorum yapmadan hızlıca -hayır- deme eğilimindedirler.
Dolayısıyla dik başlı, dirençli, uyumsuz, isteksiz ve sonunda uzlaşamayan bir tutum ortaya koyarlar. Özellikle ebeveynlerinin uyarılarına ve isteklerine karşı gelmeleri söz konusudur. Bu durum aile içinde aşırı çatışmalara ve sorunlara neden olur.
Karşıt gelme bozukluğu olan çocuklar sosyal ilişkileri başlatma ve ilişkiyi sürdürme sorunu yaşarlar. Kendi dedikleri olsun ve kuralları kendileri belirlesin düşüncesiyle hareket edip oyunda kendilerinden başka otorite ya da lider kabul etmezler. Sürekli etraflarında yönetebilecekleri birilerini ararlar. Bu olmadığı zaman ya oyunu terk ederler ya da oyunu bozucu tutum içerisinde oldukları gözlemlenir. Bu iki durumda çocuğun diğer arkadaşları tarafından grupta istenmemesine daha sonra grup oyunlarına çağrılmamasına neden olur. Oyunlarda “itirazcı, mızıkçı” olarak bilinirler ve genelde dışlanırlar.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMEN İLİŞKİSİ NASIL OLMALIDIR?
Sınıf ortamındaki uyaranların varlığı ve bu uyaranların sınıf içerisindeki düzeni dikkat eksikliği yaşayan öğrenciler için ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü bu öğrenciler uyaranların
varlığını göz ardı ederek, ders ortamına adapte olabilmede oldukça güçlük yaşamaktadırlar. Bu sebeple öğrencilerin problem davranışı hangi durumlarda gösterdikleri belirlenmeli ve
derse etkili bir şekilde katılımlarının sağlanması için öğretmenlerin bilgilendirilmesi son derece önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalar doğrultusunda DEHB yaşayan öğrencilerin okul ortamında problem davranışları gösterdikleri alanların başında, teneffüsten sonra yeni bir
derse geçiş, okul gezileri, serbest çalışma saatleri ve kendi seçtiği etkinlikleri yapma ile ilgili alanlar olduğu görülmektedir. DEHBʼli öğrencilerin öğretmenleri tarafından izlenmesi, kendine olan güvenlerinin öğretmenleri tarafından güçlendirilmesi, öğrencide meydana gelebilecek her olumlu ilerlemenin dikkate alınarak pekiştirilmesi önemli olacaktır. Bu öğrencilerde sadece sonuç odaklı değil, herhangi bir konuda çaba göstermeye başladığı anda
ödüllendirme başlamalıdır. Sözel övgülerin “Sen bir dahisin.”, “Yakında sınıfının
en iyisi olacaksın.” gibi baskı yaratabilecek ifadelerden kaçınarak, “Dikkatini iyi bir
şekilde topladığını düşünüyorum.” , “Ödevini yapmak için gerçekten çok çaba gösteriyorsun.” gibi destekleyici ifadeler kullanılabilir. DEHBʼli çocuklarda oldukça etkili bir yöntem de simgesel ödül sistemidir. Sistemin düzeni içinde toplanan puanlar karşılığında uygun ödüllerin verilmesiyle oluşur. (Örneğin, daha az ev ödevi vermek). Çocuğun bu şekilde davranış ve ödül arasındaki bağı kurabilmesi ve öğretmenin de bu konuda tutarlı olması gerekmektedir. Ancak bu durumdan çocuğun her daim ödüllendirileceği anlaşılmamalı gerektiğinde öğrenci olumsuz koşulları da yaşayabileceğini bilmelidir. Olumsuz koşullarda da
tepkinin bedeli yöntemi kullanılabilmektedir.
Kaynak: Özmen, S. (2010). Okulda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB). Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU BULUNAN ÇOCUKLARIN AİLELERİNE ÖNERİLER
Çocuğunuzda DEHB Olduğunu Kabulleniniz.
Çocuğunuzun akranlarına oranla bazı zorluklar yaşadığını bilmelisiniz. Bunu kabullenmeli ve çocuğunuzun yaşadığı sorunları sizinle paylaşabilmesine olanak tanımalı, onu koşulsuz şartsız kabullendiğinizi ve yanında olduğunuzu hissettirmelisiniz.
Çocuğunuza Zaman Ayırın ve Onunla Birlikte Olmaya Çalışınız.
Çocuğunuza her gün düzenli bir şekilde belirli bir süre ayırıp tamamen onunla ilgilenmeye özen göstermeniz her çocuk için aranan bir tablo olmakla birlikte özellikle DEHB’si olan çocuklar için ayrı bir önem taşımaktadır. Çocuğunuzla geçireceğiniz vakit boyunca onun yapmaktan hoşlandığı ve onun seçeceği etkinlikleri yapmayı tercih ediniz.
Çocuğunuzla Konuşurken ve Onu Dinlerken Göz Teması Kurmaya Özen Gösteriniz.
Dikkat eksikliği görülen çocukların özellikle göz temasından kaçındıkları görülebilmektedir. Bu doğrultuda çocukla iletişim esnasında göz teması kurabilmek amacıyla gerekirse çömelebilirsiniz. Çocuğunuzla konuşurken ısrarcı olmadan size dönmesini ve göz teması kurmasını isteyebilirsiniz.
Çocuğunuza Yumuşak Bir Şekilde ve Saygılı Davranınız.
Çocuğunuzla kuracağınız iletişimde bağırarak, yüksek sesle konuşarak ya da alaycı ve iğneleyici şekilde konuşmak çocuğun kendisini değersiz hissetmesine yol açabilmekle birlikte çocukta davranış sorunlarına ya da var olan sorunların artışına yol açabilmektedir.
Sabırlı Olmaya Özen Gösteriniz.
Özellikle DEHB’li çocuklarda görülen dürtüsellik çocuğunuzun kendini kontrol edebilme yetisinin az olduğunun bir göstergesi olmakla birlikte çocuğunuzun sergilediği davranışları kasten yapmadığının da bir işaretidir. Bu durumda çocuğunuza karşı daha hassas ve sabırlı olmalısınız.
Çocuğunuzun Mükemmel Olmasını Beklemeyin ve Ondan Mükemmel Olmasını İstemeyiniz.
Çocuğunuza herkesin zaman zaman hatalar yapabileceğini ve kimsenin kusursuz olmadığını anlatmalısınız. Yaptığı bazı ufak hataları görmezden gelerek büyütmeyiniz.
Kaynak: Sürücü Ö. Dikkat Eksikliği Hiperaktive Bozukluğu. Anne-Baba-Öğretmen El Kitabı.
İLKÖĞRETİM YAZI ÖĞRETİMİNDE TEMEL İLKELER
Öğrencilerin gelişim düzeyleri yazı öğretiminde önemlidir. Öğretim sırasında öğretilen harf ve sözcüklerin öğrencinin yaşantısıyla ilişkili olması ve yazı boyutunun gözü yormayacak büyüklükte olması önemlidir. İmkan varsa yazı yazımında kullanılan etkinliklerin oyunlaştırma yolu kullanılarak öğrenmenin kalıcı hale gelmesi sağlanmalıdır.
Yazma öğretimine dik temel mi eğik mi başlanacağı konusu tartışmalı olsa da yapılan araştırmalarla birlikte ikisi arasında anlamlı bir farklılık bulunmamış hatta her iki türü de birlikte kullananların daha hızlı yazdıkları ortaya çıkmıştır.
Yazı yazmayı öğrenecek gelişim düzeyine 1. sınıfta ulaşan öğrencilere alışkanlıkların doğru kazandırılması önemlidir. Öncelikle kurşun kalem ile başlayıp sonrasında renkli kalemlerle etkinlikler eğlenceli hale getirilebilir.
Yazı öğretimi için kullanılan ince ağaç çöplerle bazı yuvarlak yapıdaki harfleri oluşturmakta sorunlar yaşanabilmektedir. Ancak bu amaç için hazırlanmış oyun hamurları ve kum havuzları yararlıdır. Harflerin yapıları ile öğrencinin yaşamında tanıdığı bildiği varlıklar benzetilebilir. Bunun yanında duygusal etkileri yüksek bazı sanatsal uygulamalar yapılabilir. Hangi varlıkların hangi harflere benzedikleri sorularak harfleri tanımaları pekiştirilebilir. Büyük harfler tanıtıldıktan sonra küçük harflerle ilişkilendirilerek aynı işlevi gördükleri açıklanır.
Yazma sırasında öğrencinin rahat ve dik bir pozisyonda olması uygundur. Kalemler yumuşak olmalıdır, dikkat çekici olması için kuru boyalar kullanılabilir. Yazı öğretimi, okuma ile eş zamanlı yürütülmelidir. Önce büyük harfler sonrasında ise küçük harfler tanıtılmalıdır. Öğrenmenin daha kalıcı ve etkili olması için oyunlaştırma ve dramadan yararlanılmalıdır. Rakamlar ve noktalama işaretlerinin kullanım alanları açıklanmalı sonrasında ise kelime cümle alıştırmaları yapılmalıdır.
OTİZMLİ ÇOCUKLAR VE AİLELERİ
Otizmli çocuğu olan birçok aile çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiği ya da bu durumun kendi yaşantılarını nasıl etkileyeceği konusunda endişelenmektedirler. Tüm bu endişelerin temelinde çok sık rastlanılmayan, bilinmeyene karşı duyulan korku duygusu bulunmaktadır. Bu aşamada bilgi aileler için bir güç kaynağıdır.
Ailelerin gelişimsel bozukluğu olan çocuklarının rahatsızlığı hakkında bilgi sahibi olmaları, iletişim kuramayan bir çocuğun gereksinimleri ile ilgilenme, aile ortamında düzeni devam ettirmeye çalışma, alışılmamış ve tuhaf davranışlarla baş etme, kişisel ihtiyaclarını gidermeye çalışma konusunda önemlidir. Ebeveynlerin bilgi sahibi olmalarının yanı sıra bu alanda profesyonel destek almaları da çocuk ve aile için son derece önemlidir.
Kaynak: Top, F. (2009). Otistik Çocuğa Sahip Ailelerin Yaşadıkları ile Ruhsal Durumlarının Değerlendirilmesi: Niteliksel Araştırma. Çocuk Dergisi 9(1):34-42.
ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLARIN ANNE BABA TUTUMLARINA YÖNELİK ÖNERİLER
Özgül öğrenme güçlüğü her çocukta farklı şekilde oluşum gösterebilmektedir. Bu doğrultuda çocuğun yeterli ve yetersiz olduğu alanlar belirlenip çocuğa o doğrultuda destek sağlanmalıdır.
Özgül öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuyla birlikte görülebilir ancak DEHB’den farklı bir güçlüktür.
ÖÖG bulunan çocuklar aile ve yakın çevreleri tarafından “tembel”, “sorumsuz” gibi ifadelerle etiketlenmemeli ya da bu güçlüğü, çocukta görülen bir zeka geriliği olarak değerlendirmemeleri gerekmektedir.
Anne babanın özgül öğrenme güçlüğü hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmaları, çocuğun varsa kardeşlerine, öğretmenlerine ve çevrelerine bu güçlük hakkında bilgi verebilmeleri önemlidir.
Ruh sağlığı kliniklerinden, özel öğretmenlerden destek alınabilmeli ve bu sorunla tek başlarına baş etmeye çalışmamalıdırlar.
Ailelerin çocuklarına özgül öğrenme güçlüğü tanısı konulduysa bunu kabul etmeleri ve çocuklarını yapamadıkları şeyler için zorlamamaları gereklidir.
ÖÖG olan çocukların zeka düzeyleri normal düzeyde ya da normalin üzerindedir. Bu sebeple bazı alanlarda çok başarılı olabilirken, okuma yazma becerilerinde akranlarının gerisinde performans gösterebilirler.
ÖÖG olan çocuklar okuma yazma becerilerinde okul ortamında sınıf arkadaşlarının gerisinde olduklarının farkındadırlar. Bu yüzden sıklıkla kaçınma davranışı gösterdikleri, isteksiz oldukları gözlenmektedir. Bu gibi durumlarda anne babanın çocuğunu teşvik etmek amaçlı onunla ders çalışması, ona yardımcı olması gereklidir.
KAYNAK: Sürücü, Ö. (2018). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Anne Baba-Öğretmen ElKitabı.
DİKKAT EKSİKLİĞİ YAŞAMI NASIL ETKİLER?
Dikkat eksikliği bulunan çocuğun dikkatini odaklamakta zorluk yaşadığı ve gerek ders ortamında, gerekse ödevlerinde basit ve dikkatsizce hatalar yaptığı görülmektedir. Çocuğa verilen görev ve sorumluluklarda veya bir oyun sırasında dikkatini sürdürmekte zorlandığı ancak ilgisini çok fazla çeken bir görev ya da sevdiği bir oyunu oynadığında dikkatini uzun süre koruyabildiği izlenmiştir. Dikkat eksikliği olan çocukla iletişim kurulduğunda dinlemiyormuş izlenimi uyandırabilmekte, okul ya da ev ortamında kendisine verilen görev, sorumlulukları sıklıkla yarım bırakabilmektedirler.
Dikkat eksikliği olan çocukların uzun süreli zihinsel çabaya yönelik işleri yapmaktan kaçındıkları, sevmedikleri (ev ödevi, okul etkinlikleri gibi) ya da etkinlik için gereken eşyaları kaybettikleri görülebilmektedir. Aynı zamanda dikkat eksikliği görülen çocukların gündelik yaşantılarında unutkan olduğu ve çevresel uyaranlarla dikkatlerinin kolayca dağıldığı da sıklıkla gözlenmektedir.
Kaynak: Sürücü, Ö. (2018). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Anne Baba-Öğretmen ElKitabı.
ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
Geçmişten günümüze üstün yetenekliliğe ilişkin çok çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Renzulli (1986)’ye göre üstün yeteneklilik, çocuğun varoluşundan kaynaklanan yetenekleri olan (genel yetenek-özel yetenek), motivasyon ve yaratıcılık alanlarında ve bu alanların sentezi sonucunda oluşmaktadır. Üstün yetenekli çocuklar, hatırlama, sınıflandırma, organize etme, belleği kullanma gibi işlemlerde üstün yetenekli olmayan çocuklara oranla daha gelişmiş ve yetenekli oldukları söylenebilmektedir.
Üstün Yetenekli Çocuklarda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Nasıl Seyreder?
DEHB’na sahip üstün yetenekli çocukların zeka ve başarıya yönelik testlerde zor sorulara kolaylıkla cevap verebildikleri görülmekteyken; basit soruları yanlış cevaplayabildikleri, ya da gözden kaçırdıkları bulgulanmıştır. DEHB tanısı alan üstün yetenekli çocukların okulda ders ortamında akranlarına oranla derse yönelik aktiviteleri (not alma, taslak çıkarma, yazma yeteneği) eksik olmasına karşılık öğrenme hızları fazladır. DEHB tanısı alan çocukların akranlarından ayrıldığı bir diğer alan ise yaş ve IQ’ya oranla sosyal, duygusal ve bilişsel gelişim düzeylerindeki farklılıklardır. Bu çocukların yaşıtlarına göre daha özel ilgilere sahip olurken, daha karmaşık aktiviteleri tercih ettikleri gözlenmektedir.
Kaynak
Kargı, E. & Akman, B. (2003) Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğuna Sahip Üstün Yetenekli Çocuklar. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 24:212-214.
DİKKAT EKSİKLİĞİ ve HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNA GENEL BİR BAKIŞ
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Görülme Sıklığı Nasıldır?
DEHB’nin dünya geneli çocuklarının %5-12’sini etkilediği belirtilmektedir. Çocuklar arasında görülen en sık psikiyatrik bozukluklardan birisidir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun seyri kız çocuklarında sıklıkla dikkatsizlik, depresyon ve kaygı bozuklukları şeklinde kendini göstermekle birlikte, davranış problemlerine nadir olarak rastlanmaktayken; erkek çocuklarında çoğunlukla yıkıcı davranış bozukluklarının eşlik etmesinden dolayı erkek çocuklarının kız çocuklarına oranla daha fazla psikolojik/psikiyatrik desteğe başvurdukları düşünülmektedir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun Altında Yatan Faktörler Nelerdir?
DEHB, DSM IV- TR kapsamında değerlendirildiğinde dikkat eksikliğinin belirgin olduğu, aşırı hareketlilik ve dürtüselliğin belirgin olduğu ve karma tip olarak adlandırılan üç alt tipten oluşmaktadır. Biyopsikososyokültürel bir bozukluk olan DEHB’nin neden kaynaklı oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. Fakat genetik, yapısal, nörokimyasal, nörofizyolojik, nörogelişimsel farklılıklar ve psikososyal etmenler olası sebepler arasında gösterilmektedir.
Kaynak:
Doğangün, B. & Yavuz, M. (2011). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye 46 25-8.
Korkmaz, B. (2000). Dikkat Eksikliği-Hiperaktivite Bozukluğu ve Tedavisi, Türk Aile Hekimleri Dergisi (4) 1-4;5-10.
DEHB’NİN İŞ YAŞAMINA ETKİSİ
Önceleri çocukluk çağı hastalığı olarak bilinen DEHB’nin, son yıllarda yapılan araştırmalarla ergenlik ve yetişkinlikte de etkisinin sürebileceği görülmüştür.
DEHB olan bir yetişkinin iş hayatında yaşayabileceği bazı durumlar şöyledir:
-İşe geç kalma ve devamsızlık,
-Sık sık iş değiştirme,
-İş yerinde verimsizlik,
-Kötü zaman yönetimi,
-Bir işe başlayamama ya da bir işi sürdürememe,
-Bir toplantı boyunca oturamama,
-Stresle baş etme problemleri ve öfke atakları,
-Randevuları veya yapmak zorunda olduğu işleri unutma,
-Birden fazla adımı içeren işleri yapmakta zorlanma,
-Erteleme eğiliminde olma,
-İşe bağlılık oluşumunda güçlük,
-Takım çalışması gerektiren işlerde uyum problemleri,
-Dikkat süresinin kısalığı nedeniyle iş kalitesinin düşmesi.
Kaynak: Mercan, N., Çetinkaya Bozkurt, Ö., Oyur, E. ve Giderler, C. (2016). İş yerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna (dehb) yönelik bir araştırma. İş ve İnsan Dergisi, 3(2), 109-118.
OKUL ORTAMINDA DEHB’Lİ ÖĞRENCİLERİN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik kavramlarıyla tanımlanmaktadır (Hacker ve Staphf, 2004). Son yıllarda yapılan çalışmalar dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çocukluk ve ergenlik döneminde sıkça görülen bir problem olduğunu ortaya koymaktadır. Bu problem DEHB’li çocukların okul başarılarını ve sosyal çevreyle olan iletişimlerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuyla baş edebilmede aile, öğrenci ve öğretmenlerin desteğe ihtiyaçları olabilmektedir.
Sınıf ortamında, DEHB’li öğrencilerde dikkatini toplamada yaşanan sorunlar, unutkanlık, düzensizlik, dağınıklık, yetersiz dürtü kontrolü, aşırı konuşma, yerinde duramama, sırasını bekleyememe, anlatılanları dinlemede ve kurallara uymada güçlükler gibi davranış problemleri görülmektedir. DEHB’li öğrenciler, birden fazla uyaranı aynı anda takip etme konusunda zorluk yaşarlar, başladıkları bir işi sonuna kadar tamamlayamazlar, sıklıkla kıpır kıpırdırlar ve yerlerinde durmakta güçlük yaşarlar.
Aktaş, T. (2000). Dikkat Eksikliği Çeken Çocukların Eğitimi ve Öğretmenin Rolü. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 19 (2), 9-13. url:http://egitim.cu.edu.tr/efdergi/makaleler.asp
HİPERAKTİVİTE VE ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ARASINDAKİ FARK
Hiperaktivite ve öğrenme güçlüğü arasında fark şu açıklama ile özetlenebilir: “Dikkat eksikliği olan çocuğa ‘dikkat et’ dediğimiz zaman yanlışını hemen düzeltir. ‘Tekrar oku’ dediğimiz zaman hemen doğrusunu okur. Ama öğrenme güçlüğü bu kadar kolay düzeltilemiyor. Yani yine eksik okuma, tersten okuma, ya da okuduğunu anlayamama şeklinde o güçlük sürüyor. Dikkat eksikliğinde bir an kendini toplayıp düzeltebiliyor. Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuk, sözcük atlama, hece atlama, satır atlama, harf karıştırma, parmakla takip ederek okuma gibi hatalar yapabiliyor”.
Matematik bozukluğunda, çocukların ritmik saymalarda sorun yaşayabilir, düzden ve tersten saymalarda sıkıntı olabilir. Alfabedeki harflerin sıralı bir şekilde yazılmasında, yer ve zaman bilgilerini vermekte zorlanan vakalar vardır.
Yazılı anlatım bozukluğunda ise çocukların yazı karakterlerinin bozuk olabilir, karakter bozuklukları dışında harfler karıştırılarak yazılabilir.
Özellikle sözel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuk grubunda dil gelişiminin sorgulanması gerekir, geç konuşma öğrenme güçlüğünün ön belirleyicisi olabilir. Sözel olmayan öğrenme güçlüğünün daha fazla görülür, çocukların düğme ilikleme, çatal bıçak kullanma, iki tekerlekli bisiklet kullanma, bağcık bağlama, ip atlama, kıyafet çıkarma gibi becerilerinde sorun yaşanır.
HANGİ DURUMLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTEDEN ŞÜPHELENİLMELİ
Kesin bir tanı almak için ayrıntılı bir inceleme gerektiği unutulmadan, aşağıdaki durumlardan 8 tanesi veya daha fazlası çocuğunuza uyuyorsa, DEHB’den şüphelenebilirsiniz;
-Çoğunlukla yerinde duramaz ya da durduğu yerde hareket eder,
-Oturur halde kalmakta zorlanır,
-Dikkati çok kolay dağılır,
-Sırasını beklemekte zorlanır,
-Verilen yönergeleri takip edemez ya da zorlanır,
-Bir etkinliği bitirmeden diğerine geçer,
-Sessiz bir şekilde oyun sürmekte güçlük yaşar,
-Aşırı konuşur,
-Sıklıkla diğerlerinin sözünü keser ya da işlerine karışır,
-Çoğunlukla diğerlerini dinlemez gibi görünür,
-Sorulara pat diye cevap verir,
-Bir görevi tamamlamak için gereken şeyleri sık sık kaybeder,
-Sonuçlarını düşünmeden bedensel açıdan riskli eylemlere girişir.
Kaynak: Wallis, C. (2006).Aşırı hızda yaşanan bir hayat. Sapiens Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Dergisi, 2(4),30-40.
DEHB VE KARDEŞ İLİŞKİLERİ
DEHB tanılı çocuklar ile kardeşleri arasında, genellikle DEHB’li çocuğun aşırı, beklenmeyen, zarar verici davranışları ve kardeşlerin birbirlerini anlamamalarından doğan gergin bir ilişki vardır. Ebeveynlerin DEHB’li kardeşe gösterdikleri yoğun ilgi ve onun davranışlarına toleransları diğer kardeşi olumsuz etkileyebilir. Bu kardeşler, genellikle DEHB’li kardeşleri tarafından haksızlığa uğradıklarını ve ebeveynlerinin bu durumu göz ardı ettiklerini hissettiklerini bildirmişlerdir. Öte yandan DEHB’li çocukların kardeşlerinin, sınıflarında akranlarıyla yaşadıkları çatışmaları yönetme becerilerinin yüksek olduğu bildirilmiştir. Aile içinde DEHB’li kardeşlerle yaşanan tecrübeler, diğer kardeşin sosyal ilişkilerini ve çatışmalarla baş edebilme becerilerini arttırabilmektedir.
Kaynak : İmren, S.G., Arman, A.R. ve Ulusan, S. (2013). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların ebeveynleri ve kardeşlerinde psikopatoloji.Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, 26:89-95.
YETİŞKİNLERDE DEHB VE MAJÖR DEPRESYON
DEHB ve Major depresyon(MD) sıklıkla komorbidite gösteren iki ayrı bozukluktur. MD tanı kriterlerini karşılayan olgularda DEHB belirtilerinin de %22,1 oranında görüldüğü saptanmıştır.
Bu birlikteliğe hem genetik hem de çevresel faktörlerin neden olduğu düşünülmektedir. Bunun dışında, DEHB’nin neden olduğu akademik başarısızlıklar, sosyal zorluklar ve kendini yetersiz görme durumlarının depresif belirtiler gelişmesi üzerinde ya da var olan depresif belirtilerin şiddetinin artmasında etkili olabildiği görülmüştür.
Kaynak: Süzer Gamlı, İ. ve Tamam, L. (2016). Erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda eş tanı durumları. Türkiye Psikiyatri Derneği Sürekli Eğitim/Sürekli Mesleki Gelişim Dergisi, 6(4), 296-309.
DEHB VE SOSYAL ANKSİYETE
Sosyal anksiyete bozukluğu, kişinin başkalarınca yargılanacağı, insanların gözü önünde komik duruma düşeceği şekilde davranacağına dair bir ya da daha fazla toplumsal durumdan belirgin ve sürekli şekilde korkması ve kaygılanmasıdır. Yapılan DEHB çalışmaları, bu hastalık ile sosyal anksiyete bozukluğunun yüksek eştanı oranları olduğunu ortaya koymuştur. DEHB’ye anksiyete bozukluğunun eşlik ettiği durumlarda dürtüselliğin arttığı, işlevselliğin daha olumsuz etkilendiği görülmekte; tedavi sürecinde uyum problemleri ve dirençle karşılaşılabilmektedir.Bu grubun ilaç tedavisine ek olarak psikoteröpatik desteğe duyduğu ihtiyaç fazladır.
Kaynak: Koyuncu, A. Ve Binbay, Z. (2014). Sosyal anksiyete bozukluğu ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu birlikteliği. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 6(1), 10-21.
DEHB OLAN ÇOCUKLARDA DEPRESYON
DEHB olan çocukların dörtte birinde depresyon görülmektedir. DEHB olan çocuklar birçok sorun ve çatışmayla karşılaştıklarından depresyon ve kaygı bozukluklarına eğilimlidirler. Kendi kapasitelerinin altında okul başarısı olan, yaramaz veya tembel denilerek damgalanan ve hep engellenmeyle karşılaşan bu çocukların öz değerliliklerinde düşme olması, kendilerini huzursuz ve stresli hissetmeleri doğaldır. Ayrıca kalıtımsal ve biyolojik nedenlerle de DEHB, depresyon ve kaygı bozukluklarının sık olarak bir arada görülebildiği düşünülmektedir.
DEHB olan çocuk veya ergen depresyona girmeden önce de zor bir çocukken DEHB belirtilerine depresyonun belirtileri de eklenince anne babalar için çok daha fazla sorun çıkarır hale gelirler. Örneğin DEHB olan 14 yaşındaki Ece’nin anne babası bu durumu şöyle tarif ediyorlar:
Ece hep zor bir çocuktu. Hep bizi peşinden koştururdu, hiç durmazdı ama son 6 aydır dayanılmaz oldu. Eskiden tatlı yaramaz, ders çalışmayan, dikkatsiz bir çocuktu; şimdi ise huzursuzluğu, sinirliliği, hiçbir şeyden memnun olmaması, sürekli bağırması bizi çaresiz bıraktı. Geçer deyip bekledikçe o bizi daha da fazla üzmeye başladı. Karı koca evde tutsak gibiyiz. Ne söylesek tepki gösteriyor.
DEHB’NİN EBEVEYN ÜZERİNDE OLASI OLUMSUZ ETKİLERİ
DEHB’li çocukların aşırı hareketli hallerine, ana-babalarının sözlerine karşı gelmelerine ve inatçı tavırlarına karşılık olarak ebeveynler çocuklarına karşı daha katı ve daha kontrol edici tavırlar sergileyebilmektedir. Aileler daha az ödüllendirici, daha fazla emir verici tutumlar sergileyebilmekte; daha baskıcı olabilmektedir. Bunların haricinde çocuğa bakım verme sorumluluğunun arttığı, ebeveynlik doyumunun azaldığı fakat ebeveynlik stresinin arttığı, öz yeterlilik duygusunun azaldığı bildirilmektedir.
Kaynak: Nuri, C. (2018). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda aile içi sorunlar ve özel eğitim desteği. Current Debates in Education, 5, 129-143.
HİPERAKTİVİTESİ OLAN ÇOCUKLARI SPORA YÖNLENDİRMEK
Ailelerin çocuklarını nasıl bir spora yönlendireceklerini belirlerken önceliklerinin çocuğun ilgi alanları olmasının yanında öz disiplin, takım oyunu, zihin kontrolünü sağlayan ve benlik algısını güçlendiren özellikleri olan oyunlar seçmeleri de önemlidir. Örneğin; Karete, Aikido gibi savunma sporlar saldırının en son çare davranış olacağını vurgulayan ritüelde sporlar olduğu için DEHB’si olan çocukların saldırgan davranışlarında azalma görülür.
Bir araştırmada dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar iki gruba ayrılarak bir grubun 12 haftalık bir dövüş sanatları programına katılmaları sağlanmış ve sonuçta iki grup karşılaştırılmıştır. Bu çalışmaya göre dövüş sanatları programına katılan çocuklarda: ev ödevlerini zamanında yapma, akademik performansta yükselme, sınıfta kurallara daha çok uyum gösterme, sınıfta uygunsuz biçimde sırasını terk etme davranışında azalma şeklinde olumlu davranış değişiklikleri olduğu gözlemlenmiştir. Dövüş sanatları; meditasyon etkisinin olması, nefes alma kontrolü üzerinde çalışılması, gruba uyum sağlama zorunluluğu ve belirli ahlaki prensiplerin olması gibi özelliklerle diğer spor dallarından ayrılır. Örneğin aiko sanatının felsefesinde ‘’kendisiyle ve evrenle uyumlu olmak’’, ’’barış ve sevgi’’ye vurgu yapılıyor. Bu prensiplerin davranım sorunu da olan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda ne kadar önemli olduğu şüphesiz. Bu spor dallarında belirli hareketlerin tekrar tekrar yapılmak zorunda olması, DEHB’li çocukların ihtiyacı olan rutine uyum sağlama konusunda da onları eğitiyor.
Morant,Matthew K.’’The effect of mixed Martiel Arts on behavior of male Children With Attention Deficit Hyperactivity Disorder.’’.Hofstra University,2004
DEHB’DE ÖRTÜLÜ FİZİKSEL İSTİSMAR
DEHB tanısı almış çocukların en belirgin özelliklerinden sürekli hareketlilik hali, sık sık düşme, çarpma ve yaralanmalar bir süre sonra aileler ve eğitimciler tarafından kabullenilmekte ve hastalığın bir parçası olarak düşünülmektedir. Bu durum ise fiziksel ihmal/istismara yol açabilmektedir. Gerçekten de DEHB öykülerinde yaralanma ve kazalara sıklıkla rastlanılması, hangi noktada ihmal/ istismarın başladığının anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Yaralama öyküsü olan DEHB’li çocukların bu açıdan daha dikkatli incelenmesi önem taşımaktadır.
Kaynak: Soysal, A.Ş., Bayoğlu, B.U. ve Gücüyener, K. (2011). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile örtülü fiziksel istismar ve ihmal. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 54(3), 148-153.
HİPERAKTİF ÇOCUĞA EBEVEYN TUTUMLARI NASIL OLMALIDIR?
Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite tanısı alan bir çocuk ailesine istemeden de olsa yarattığı sorunlar yüzünden büyük bir stres kaynağı olabilir. Kendini kontrol edememesi ve dürtüsel hareketlerinden dolayı sosyal çevresinde kendine ve ailesine sorunlar yaşatabilir.
Hiperaktivite tanısı koyulan çocuklara yardımcı olurken ebeveyn tutumları çok önemli ve işlevsel bir yer tutmaktadır. Çocukla iç içe ve en yakın olan kişilerin ebeveynler olduğunu düşünürsek aileye önemli roller ve görevler düşer.
Ebeveynin rol ve görevlerinden bahsedersek bunların içinde en öncelikli olanı çocuğa koyulan aile içi, bireysel ve sosyal kurallarda kesin ve net olunmalıdır. Çocuğa beklentileri, düşünceleri ile ilgili yanında olduğunuzu; onun farkında olduğunuzu ve geri bildirimler vererek onu önemsediğinizi bir birey olarak gördüğünüzü hissettirin. Çocuğun olumsuzlukları yerine olumlu yönlerine odaklanarak onun motivasyonunu artırın. Kendinize ve çocuğunuza esprili ve hoşgörülü yaklaşarak bu süreci daha kolay ve etkin hale getirin.
DOĞUM SIRASININ DEHB ÜZERİNDE ETKİSİ VAR MIDIR?
Doğum sırası bireyin kardeşleri arasında kaçıncı sırada dünyaya geldiğini ifade eder. İlk çocuk olmanın annenin bağışıklık sistemi sorunları ve gebelik/doğum sorunları gibi nedenlerde risk faktörü olabileceği düşünülmektedir. Annenin ilk gebeliğinde doğum kanalının daha sonraki gebeliklerine kıyasla daha dar olması sebebiyle, ilk doğum sırasında meydana gelebilecek komplikasyon riski de daha fazladır. Doğum komplikasyonları ile DEHB gelişimi arasında bir ilişki olabileceği düşünülmektedir. Her ne kadar bu alanda kısıtlı örneklem ile az sayıda çalışma yapılmış olsa da, yapılan çalışmalar DEHB tanısı almış çocukların ilk çocuk veya kardeşleri arasında büyük çocuk olma oranının yüksek olduğunu göstermektedir.
Kaynak: Evrensel, A., Alparslan, S. ve Yorbik, Ö. (2015). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanılı çocuklarda doğum sırası. Anadolu Psikiyatri Dergisi,16(1), 69-73.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE TEDAVİSİ
Dikkat eksikliğine sahip çocuklarda dikkatin kolayca dağılması, bir şeye verilen dikkatin sürdürülme, organizasyon ve işi tamamlama ile ilgili sorun yaşama, kişiyle doğrudan konuşulduğunda genellikle dinlemiyormuş gibi görünme, dikkat hatalarına neden olan ayrıntılara dikkat verememe gibi problemler bulunur. Tanılanmasında tek bir test veya anket kullanılmaz. Değerlendirmeye alınan kişinin ebeveynleriyle/bakıcılarıyla, öğretmenleriyle, arkadaşlarıyla konuşmak önem teşkil eder. Teşhisin konulabilmesi için belirtilerin birden fazla ortamda olması ve altı aydan daha fazla devam etmesi gerekir.
Tedavisinde genellikle ilaç, davranışsal terapi, aile ve okul eğitimi bir arada kullanılır. İlaç tedavisinde uyarıcılar (stimülanlar) verilir. Bu uyarıcılar beyindeki kimyasal dopamin miktarını arttırır. Dikkat eksikliği olmayan bir çocukta bu uyarıcılar çok fazla enerji verir ama dikkat eksikliği olan bir çocukta yatıştırıcı etkisi vardır. Odağı ve davranışsal kontrolü geliştirmeye yardımcı olur. Davranışsal terapi, yetenek ve strateji geliştirmeye odaklıdır. Bu yetenekler pratik etkinliklerle geliştirilebileceği gibi sosyal beceri eğitimleriyle de olabilir. İleride oluşabilecek sorunları azaltmaya yardımcı olur ama ilaç tedavisi gibi belirtileri anında azaltmaz. Aile ve okul eğitiminde ise ebeveynleri ve öğretmenleri, dikkat eksikliği olan çocuğun/öğrencinin ihtiyaçlarını kontrol etme konusunda eğitmek önemlidir.
Kaynakça: https://tr.khanacademy.org/science/health-and-medicine/mentalhealth/neurodevelopmental-disorders/a/what-is-adhd
HER HAREKETLİ VE DERS ÇALIŞAMAYAN ÇOCUK HİPERAKTİF MİDİR?
Halk arasında “Hareketli çocuk zeki olur.” Gibi yanlış ama bazen de doğru bir inanış vardır. Bu yanlış inanıştan dolayı bazı anne babaların kendi çocuklarına gereksiz yere hiperaktif demelerini sıkça görmekteyiz. Halbuki hiperaktivite çok farklı bir durumdur. Her çocukta az çok hareketlilik mevcut olacaktır ama her çocuk kesinlikle hiperaktif değildir. Bu nedenden dolayı anne babalar belirtileri iyice inceleyip belirtilerin olma durumuna göre çocuklarında bu türlü bir durumu düşünmelidir.
Bazı anne babaların ders başarısı düşük olan çocuklarının dersten çabuk sıkılmalarına başka sebeplerden kaynaklanmasına rağmen hiperaktivite kılıfı bulduklarını ve çocuklarının ders başarısızlığına yol açan diğer durumlarını kabullenmek istemediklerini görmekteyiz. Elbette ders başarısızlığının birçok nedeni vardır ve en önemli nedenleri arasında hiperaktivite de sayılabilir ancak diğer nedenleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Bu çocuklar ayrıntılı psikolojik değerlendirme ile hiperaktivite-dikkat eksikliği olup olmadığı anlaşılmalı ve gerekirse bir takım testler yapılarak durum bir uzman ile netleştirilmelidir (Abalı, O., 2018).
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE’NİN DUYGULARLA İLİŞKİSİ
Duygu Tanılama/Anlama: Duyguları tanılama/anlama becerisi kişinin kendisinin ve çevresindeki bireylerin duygularını anlayıp işlemlenmesi becerisini içerir. Bu beceri sırasında çeşitli jest ve mimikler, ses tonu vs. ipuçu olarak kullanılır. Duyguları tanılama/anlamada daha iyi olan kişiler daha fazla sosyal uyum gösterir, çevresinde daha fazla kabul görür. Dehb’li bireylerin bu becerisine dair yapılan çalışmalarda farklı sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin 2001’de yapılan bir çalışma(Dyck ve ark.) Dehb’li bireylerin Dehb’si olmayan bireylere kıyasla daha düşük duygu tanılama/anlama becerisine sahip olduğunu gösterirken; 2015 yılında yapılan başka bir çalışmada(Deschamps ve ark.) iki grup arasında bir farklılık bulunmamıştır.
Duygusal Değişkenlik: Duygusal tepkilerin tutarsız ve değişken olması “değişkenlik” terimi ile ifade edilir. Dehb ile ilgili yapılan güncel çalışmalarda ise ani öfkelenme, düşük engellenme sınırı sinirlilik gibi durumları içeren “emosyonel dürtüsellik” kavramı karşımıza çıkmaktadır. Yapılan çalışmalar Dehb’si olan bireylerde değişkenlik/emosyonel dürtüselliğin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.
Kaynak: Öztürk, Y., Özyurt, G., Tufan, A.E. ve Pekcanlar, A. (2018). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda duygu düzenleme güçlükleri ve tedavisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 10(2), 188-201.
HİPERAKTİVİTE’DE DAMGALAMA
Günümüzde toplumların temel bilgi kaynakları televizyon, gazete gibi basın organları ve internettir. Yapılan incelemeler sonucunda görülmüştür ki Türkiye’de DEHB ile ilgili pek az haber yapılmakta, yapılan haberlerin de önemli bir kısmı yanlış yönlendirici ve damgalamayı arttırıcı niteliktedir. Yetersiz ve yanlış kaynaktan edinilen bilgiler damgalamayı arttırmaktadır. Örneğin hem ana-babaların hem de öğretmenlerin DEHB tedavisinde ilaç kullanımına dair yanlış ve eksik bilgileri olduğu görülmüştür. İlaçla tedavinin çok ciddi yan etkileri olduğu, ilaçların tedavide işe yaramayacağı gibi yargılar ilaçla tedavi gören çocukların damgalanmasına yol açmaktadır. Bu ve bunun gibi yanlış bilgiler ve damgalama DEHB tanılı bireyleri ve ailelerini olumsuz etkilemekte, tedavi süreci önünde de bir engel teşkil edebilmektedir.
Kaynak: Karabekiroğlu K., Cakin-Memik, N., Özcan-Özel, Ö., Toros, F., Öztop, D., Özbaran, B.,… Yaman, A.K. (2009). Dehb ve otizm ile ilgili bilgi düzeyleri ve damgalama: sınıf öğretmenleri ve anababalarla çok merkezli bir çalışma. Klinik Psikiyatri, 12(2), 79-89
ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTENİN SOSYAL ORTAMDA YARATTIĞI PROBLEMLER
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite benzer yaştaki ve gelişimdeki çocuklardan beklenenden daha fazla ya da az dürtüsel ve dikkatsiz davranma belirtilerini içerir. Bu belirtiler genellikle yaş olarak 12 yaş öncesinde görülür ve belirtilerin en az 6 ay boyunca görülmesi gerekir.
Dikkatsizlik belirtileri; çocuk detayları kavramada güçlük çeker ve dikkatini sürdürmekte güçlük çeker. Kendisiyle konuşuyorken iletişim kurmakta zorluk çeker ve karşısındakini dinlemiyormuş gibi görünür. Sosyal ortamda ve etkinliklerde organize olmakta ve uyum sağlamakta güçlük çeker. Bir işle uğraşırken ya da konsantrasyonunu toplaması gereken bir durumla meşgulken dışarıdan gelen uyaranlara karşı dikkati çabuk dağılır.
Dikkat Eksikliği genellikle hiperaktivite ile birlikte görülür. Hiperaktivite; aşırı dikkatsiz, dürtüsel ve aktif olmamıza sebep olan psikiyatrik bir durumdur. DEHB tanısı almış bir çocuk kıpır kıpırdır, yerinde oturamaz, ortamın uygun olup olmadığını düşünmeden koşturur ve tırmanmaya çalışır ve aşırı konuşur.
DEHB tanısı almış çocuklar sosyal ortamda adaptasyon ve uyum sorunu yaşarlar. Örneğin okulda arkadaşlarının ve öğretmenlerinin sözünü kesebilir, sormadan başkalarının eşyalarını kullanabilir, sıra bekleyemez ve sabırsızdır. Sessiz ve disiplin gerektiren etkinliklere katılmakta zorlanır. Bu yüzden çevresi tarafından dışlanabilir. Dışlanan çocuk olma durumu çocukta kötü bir öz benlik algısı ve çocuğun sosyal ve bilişsel gelişiminde sorunlar yaratabilir. Bu durumdan etkilenen tek kişi çocuk değildir, çocuğun ebeveynleri de bu durum karşısında ne yapacağını bilemeyip sorunlar yaşayabilirler.
KAYNAK
K:Prof Dr. Levent Kayaalp ‘Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’TÜRKİYE’DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 •Mart 2008 S:147-152
HİPERAKTİVİTESİ OLAN ÇOCUKLARA YÖNERGELER NASIL VERİLMELİ
Çocuklar zaman zaman farklı ortamlarda yetişkinlerin istemediği davranışlarda bulunabilir. Ebeveynler ise o davranışı sürdürmemeleri için çocuklarına emir veriyormuşçasına yönergelerde bulunabilir. Koşma, sus, otur gibi. Ancak bunları uygulamak özellikle hiperaktivitesi olan çocuklar için daha zor olabilmektedir. Bu durumda ebeveynlerin yapması gereken şey çocuklarının o an yapmasını istemediği bir davranışı olumsuz bir yönerge ile durdurmaya çalışmak yerine çocuğuna alternatif bir seçenek sunmasıdır. Örneğin;
‘Koşma’ yerine ‘Yavaş yürü lütfen’
‘Yapma’ yerine ‘Şunu yapmaya ne dersin?’
‘Dokunma’ yerine ‘Bunu alabilirsin’
‘Düşme’ yerine ‘Dikkatli ol’
‘Dokunma veya vurma’ yerine ‘Lütfen ellerin yerinde dursun’
‘Atma’ yerine ‘Şuraya koyar mısın’
‘Ağlama’ yerine ‘Seni dinliyorum’
‘Saçmalama’ yerine ‘Farklı bir düşünce’
‘Sen bilmezsin’ yerine ‘Haklı olabilirsin. Hiç böyle düşünmemiştim.’
‘Gitme’ yerine ‘Buraya gidebilirsin’
‘Şimdi değil’ yerine ‘Şunu yaptıktan sonra’ gibi ifadelerin çocuklarda daha etkili olduğu, ebeveynlerini ise daha dinleyici bir role soktuğu gözlemlenmiştir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ -HİPERAKTİVİTE ‘NİN ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNDEN FARKI
Özel Öğrenme Güçlüğü, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nda görülebilir ama ikisi de ayrı alanlarda, ayırtedici özellikleri olan bozukluklardır. Özel Öğrenme Güçlüğü olan çocuklarda bir ya da iki alanda sorun varken diğer alanlarda sorun yoktur. Sadece okuma ya da yazmada sorun yaşarlar. Dil sorunu daha sık gözlenir. İnce motor ve kaba motor becerilerinde sorun oraya çıkabilir. Seçici dikkat sorunu yaşarlar. Mesela; ders çalışırken yoğunlaşmaları gereken noktaya dikkatlerini yoğunlaştıramazlar, dağınık bir çekmeceden istediğini bulamazlar ama buna rağmen dikkatlerini belli bir konuda yoğunlaştırmada sorun yaşamazlar. Genelde okul başarısızlığı; görsel, işitsel, dokunsal algı, ayrımlaştırma ve bellek alanlarında ortaya çıkar. Çocuk okuma yazma hatası yaptığında o anda düzeltse bile bu hatayı çok sık tekrarlar. Okul dönemine kadar zor tanımlanır ve yaşam boyu sürer. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nda her alandaki işler, bu bozukluğun yarattığı engellemeler nedeniyle etkilenir. Özellikle hiperaktivite bozukluğu varsa okuma ve yazmada zorlanırlar ve sürekli kısıtlanmak durumunda kalabilirler. Dil sorunu görülmez. Kaba motor becerilerinde ince motor becerilerine göre daha iyidirler. Bir materyalle uğraşmakta dikkat sorunu yüzünden zorlanırlar. Dikkatini bir konuya yoğunlaştıramamaktan dolayı başarısızlık yaşanır. Okuma yazma hatası yaptığında uyarıldığında düzeltir. Okul öncesinde aşırı hareketlilikleriyle çabuk tanımlanırlar. Yaşla değişerek ve azalarak devam eder.
DEHB’DE SİMGESEL ÖDÜL SİSTEMİ
Simgesel ödül sistemi, DEHB’de hem istenen davranışların sıklığını artırmakta hem de istenmeyen davranışların azaltılmasına yardımcı olmaktadır. Farklı araştırma sonuçları bu yöntemi kullanan eğitim programlarının etkisinin büyük olduğunu göstermektedir. Öğretmenlerin özellikle bu yöntemi etkili ve sürekli bir biçimde kullandığı ve bu nedenle de çocukların okulda eve göre daha büyük bir değişim gösterdiği düşünülmektedir. Bununla birlikte farklı araştırmacılar, dikkat eğitimi uygulamalarının dikkat bozukluğu olan çocukların günlük problem davranışlarını düzeltmede ebeveyn ve öğretmen görüşlerine göre etkili olduğunu vurgulamaktadır. Bir önceki uygulamanın etkisinin bir sonraki uygulamada görülmesi ve bir yöntemin diğerini etkilemesi biçiminde ortaya çıkan çoklu uygulamalar etkisi bu sonucun yorumlanmasında dikkate alınmalıdır. Yani, dikkat eğitimi sonrasında görülen bu olumlu değişiklik, ebeveyn ya da öğretmen eğitiminin uzun süreli etkisi olabileceği gibi, bu üç eğitim programının ortak etkisi sonucunda da ortaya çıkmış olabilir.
Özmen, S. K. (2011). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nda Çok Yönlü Eğitim Uygulamalarının Etkisi. Eğitim ve Bilim, 36(161).
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNDA OKUL TEMELLİ MÜDAHALE YÖNTEMLERİ
DEHB’de uygulanan okul temelli müdahale yöntemlerinin amacı, DEHB’li çocukların ya da ergenlerin somut davranış problemlerini edimsel yöntemlerle geriletmektir. Fakat ne var ki genellikle öğretmenlerin bu bozukluğun kuramsal temelleri ve uygun terapi ve eğitimsel müdahaleler konusundaki bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu görülmektedir. Ayrıca öğretmenler DEHB’li öğrencileri sınıf ortamında etkili bir biçimde yönlendirebilecek ve derse katılımlarını sağlayacak teknikler konusunda desteğe gereksinim duymaktadırlar. Bu durumda, öğretmenlere, DEHB’li öğrencilerini sözü edilen güçlüklerde, doğru bir biçimde yönlendirebilmeleri konusunda uygulanacak bir öğretmen eğitiminin önemi göz ardı edilmemelidir.
Özmen, S. K. (2011). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nda Çok Yönlü Eğitim Uygulamalarının Etkisi. Eğitim ve Bilim, 36(161).
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNDA SEMPTOMLAR
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk ve ergenlik döneminde çok
sık karşılaşılan problemlerden birisidir. DEHB’li çocuklar için dikkatini, belli bir süre etkinliklere ya da okuldaki çalışmalara yönlendirmek oldukça güçtür. Bu çocuklar daha çok aceleci çalışma tarzları, dikkat dağınıklığı, plansızlık, aşırı motor aktivite ve risk içeren davranışlarla göze çarparlar. Unutkandırlar ve aynı anda iki ya da daha çok uyarana dikkat etmekte güçlük çekerler. Bazı DEHB’li çocuklar ise, sık sık rüyaya dalarlar. DEHB günümüzde sadece bireysel bir problem olarak görülmemektedir. Ülkelerin sağlık ve
okul politikalarını etkileyen bir durum olarak karşımıza çıkan bu bozukluk, çocuğun okuldaki
başarısına, sosyal yaşantısına ve gelecekteki eğitim sürecine önemli zararlar verebilmektedir. Bu bozukluğu yaşayanların %30’ u genç yetişkinlikte de DEHB belirtilerini göstermektedirler. Özellikle saldırganlığın da eşlik ettiği durumlarda, ergenlikte suçlu davranışlar sıklıkla görülür. Benzer şekilde çocukluktaki hiperaktivite ile daha sonraki uyuşturucu kullanımı ve antisosyal davranışın görülmesi de ilişkilendirilmektedir. Bu bağlamda, DEHB’nin erkenden tanınması ve gerekli tedavi ve eğitim hizmetlerinin sunulması önem taşımaktadır.
Özmen, S. K. (2011). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nda Çok Yönlü Eğitim Uygulamalarının Etkisi. Eğitim ve Bilim, 36(161).
HİPERAKTİF DAVRANIŞ MI? TANI KONULABİLEN BOZUKLUK MU?
Çocuk sadece hareketli olduğunda ya da davranışlarının ebeveynleri ve öğretmenleri tarafından kontrolü sağlanamadığında DEHB tanısı koymak hata olabilir. DEHB tanısı her aşırı hareketli, dikkati kolay dağılan çocuk için uygun değildir, çünkü çocuklar genellikle erken okul döneminde böyle özellikleri gösterirler. Bu davranışlar işlevsellikte önemli bozulmalara yol açtığında, süreklilik gösterdiğinde ve çocuğun içinde bulunduğu gelişimsel döneme göre aşırı davranışlar olduğunda DEHB tanısı koymak uygun olabilir.
Kaynak: Kring, A.M., Johnson, S.L., Davison,G. ve Neale, J. (2014). Çocukluk dönemi bozuklukları. Anormal Psikolojisi. (12.baskı) içinde (s. 391-439). Ankara: Nobel.
DEHB TANISI KONMUŞ ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR
Başarı ve zekayla ilgili testlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’na sahip üstün yetenekli çocuklar bir çok basit unsurları kaçırmalarına rağmen daha zor sorulara cevap verebilmektedirler. Bu çocuklar matematik alanında olmak üzere sayıları bilme, kullanma ve hatırlamada yüksek performans sergilemişlerdir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’na sahip üstün yetenekli çocuklarda okulda başarılı olmak için gerekli olan destekleyici çalışma yeteneklerinin (not alma, taslak çıkarma, fikirleri organize etme, yazma yeteneği) çoğu eksiktir fakat buna rağmen genelde yaşıtlarına göre öğrenme hızları fazladır. Bu çocuklar yaşıtlarına göre arkadaşlıklarında karmaşıklığa daha çok ihtiyaç duyarlar ve karmaşık ilgi alanları paylaşmak isterler. Oyunlar, kurallar ve stratejileriyle ilgili üstün fikirleri vardır. Fakat bunların yanı sıra sosyal davranışlarda eksiklik gösterebilirler ve fikirleri yanlış anlayabilirler.
Kaynakça: KARGI, E., & AKMAN, B. (2003). DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNA SAHİP ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE HİPERAKTİVİTE
Daha önceleri çocukluk çağı hastalığı olarak görülen ve yaş ilerledikçe belirtilerinin azalarak yok olduğuna inanılan hiperaktivite’nin, görünüm değiştirerek ergenlik ve yetişkinlikte de devam ettiği yapılan çalışmalarla görülmüştür. Üniversite öğrencileri arasında %2-8 sıklığında görülen hiperaktivite, öğrencilerin akademik ve psikososyal işlevselliğini olumsuz yönde etkilemektedir. hiperaktivite olan üniversite öğrencilerinin hiperaktivite olmayan akranlarına göre okulda daha fazla sene kaybı yaşadıkları, okul başarılarının kestirilemez olduğu ve kendi potansiyellerini gerçekleştirmede daha fazla zorlandıkları görülmüştür. Bu gençlere uygulanan Başarı Algısı Ölçeği sonucunda da hiperaktivite olan grubun daha düşük puanlar aldıkları ortaya çıkmıştır.
Kaynak: Doğan, S., Öncü, B., Varol-Saraçoğlu, G., ve Küçükgöncü, S. (2008). Üniversite öğrencilerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu belirti sıklığı ve belirti düzeyi ile ilişkili gelişimsel, akademik ve psikolojik etmenler. Türkiye’de Psikiyatri, 10(3), 109-115.
HİPERAKTİVİTE EĞİTİMLERİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
• Her şeyden önce onları sevin.
• Dikkatini toplamakta zorlanan öğrencileri, ön sırada ve pencereden uzak bir yerde oturtun.
• Öğrencilere iletileri, hem görsel hem de işitsel yolla iletin.
• Sorulara dikkat eksikliği olan çocuğun adını söyleyerek başlayın.
• Onları ödüllendirin, puana dayalı yıldız verme gibi.
• Ödevlerini yaparken ara vermelerini sağlayın.
• Yoğun hareket gerektiren yüzme, basketbol, folklor gibi sosyal, sportif ya da kültürel etkinliklere katılımını destekleyin.
• Eyleme geçmeden önce durması, düşünmesi, sonra uygulamaya geçmesini söyleyin.
• Dikkatinin dağıldığını hissederseniz; ona, bilmekte zorlanmayacağı bir soru yöneltin.
• Tahtaya sık kaldırın, sınıfta görevler verin, dağıtılacak materyalleri ona dağıttırın, tahtayı sildirin.
• Övün, sırtını sıvazlayın, onaylayın, cesaret verin, umutlandırın.
• Grup çalışmalarını sık yapın; gruba katılmanın, arkadaşları tarafından kabul edilmenin mutluluğunu yaşatın.
• Yüksek sesle kitap okutun.
• Tekrarlayın, Tekrarlayın, Tekrarlayın.
KAYNAK: NELERDİR, B., ÇOCUK, H., & ÇOCUK, D. E. O. (2010). Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNA SAHİP ÇOCUKLAR
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna (DEHB) sahip çocuklar okulda ve arkadaş çevrelerinde birçok sorun ile karşılaşmaktadırlar. Öğretmenleri, arkadaşları, aileleri ve kardeşleri ile yaşadıkları problemler inkar edilemeyecek bir gerçektir. Diğer insanların sözel olmayan işaretlerini ve beden dilini anlamada zorluk yaşamaları toplumsal açıdan iletişim kurmalarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bunların yanı sıra DEHB’li çocuklar meraklı, heyecanlı, enerji dolu olmaları, adalet konusunda oldukça duyarlı olmaları, tehlikeli durumlar karşısında cesur davranabilmeleri, mizahi yeteneklerinin olması, iletişimlerinde empati kurarak yaklaşmaları gibi çeşitli özelliklerden bahsedilebilmektedir. DEHB ile ilgilenen ve bu konu hakkında çalışan kişilerin bu çocukların geliştirilebilir yönlerine odaklanarak süreci yürütmeleri çocukların hayata daha aktif katılmalarına ve kendilerini rahat hissetmelerine hizmet edeceği için bu duruma vurgu yapılması büyük bir önem taşımaktadır.
Kaynakça: Kaymak, S. (2010) Okulda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 6(2), 2-3.
HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞUNDA AİLENİN ÖNEMİ
Yetişkin bir bireye göre çocukların tedavi sürecinde ve değişiminde ebeveynlerin rolü çok daha önemlidir. Hiperaktivite bozukluğu olan çocukların bulunduğu ailelerde, iletişim sorunları ve mücadele etmeleri gereken güçlükler daha fazladır. Bu ailelerde yaşanan sorunların yapısı incelendiğinde aile üyelerinin ruh sağlığında bozulma, eşler arasındaki ilişkide yıpranma ve evin duygusal ortamında bozulma olduğu görülmüştür. HB olan çocukların bulunduğu ailelerde diğer davranım bozuklukları, çatışmalar ve boşanmalar daha fazla yaşanmaktadır. Bu sorunlara sebep olan durumlar, çocuğa ayrılan zamanın artması ile eşlerin birbirlerine ayırdıkları zamanın azalması, bir ebeveynin çocuk ile ilgilenmesi gerektiği için bir arada yapılabilecek olan işlerde, işbirliği yerine iş bölümü yapılmasıdır. Ebeveynlerin HB olan çocuklarını beklenmedik davranışları yüzünden bir başkası ile yalnız bırakmak istememesi de ebeveynlerin baş başa geçirdikleri süreyi kısıtlamaktadır.
HB, ebeveynler arasında problemlere yol açabileceği gibi kardeşler arası problemlere de sebep olmaktadır. Ebeveynlerin HB sebebiyle çocuklarına olan farklı yaklaşımları, HB olmayan çocuk tarafından yanlış anlaşılabilir, çocukta duygusal ve psikolojik uyum sorunlarına sebep olabilir. Söz dinlemediği halde diğer çocuk ile daha fazla ilgilenilmesi HB olmayan çocuk için kafa karıştırıcıdır. Bu durumu önlemek amacıyla ebeveynler, çocuklarını bilgilendirmeli, tutumlarının sebebini anlatmalı ve çocuğun anlamasını sağlamalıdırlar.
DAVRANIM BOZUKLUĞU
Davranım bozukluğunun temel özelliği başkalarının temel haklarının ve yaşa uygun toplumsal norm ve kuralların sürekli ve tekrarlayıcı bir biçimde saldırıya uğratılmasıdır. Davranım bozukluğu olanlarda insanlara ya da
hayvanlara yönelik saldırgan davranışlar, hırsızlık, mala zarar verme, kural ihlalleri, yalan söyleme gibi davranışlar izlenir. Bu davranış sorunları çok çeşitli ortamlarda gözlenebilmektedir.
Davranım bozukluğu başkalarına verilen zarara ve belirti sayısına göre hafif orta ve ağır olarak değerlendirilebilir. Ayrıca başlangıç yaşı 10’un altında olanlar “çocuklukta başlayan alt tip”, 10’un üstünde olanlar “ergenlikte başlayan alt tip” olarak sınıflandırılır. Çocuklukta başlayan alt tipin genetik etmenlerle
bağlantısı daha fazla prognozu daha kötü, antisosyal kişilik bozukluğu geliştirme riski daha yüksektir. Bu çocuklarda özkıyım düşüncesi sık görülmekte ve çocuklar bu yönde davranışlar sergileyebilmektedirler.
Bu çocuklarda yalan söylemek yaygın bir davranıştır, bu nedenle mümkün olduğunca çok sayıda kişiden bilgi almak tanının netleşmesinde yararlı olacaktır.
Frick, P. J., & Matlasz, T. M. (2018). Disruptive, impulse-control, and conduct disorders. In Developmental Pathways to Disruptive, Impulse-Control and Conduct Disorders (pp. 3-20).
HİPERAKTİVİTE VE ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Hiperaktivite tanısı almış çocuk ve ergenlerde %15-50 oranında anksiyete bozukluğu eş tanısı görülebilmektedir. Anksiyete hiperaktivite’nin bir parçası mıdır, sonucu mudur, nedeni midir? Bu sorular tıbbi yazında tartışılmaktadır. Kimi araştırmacılara göre, hiperaktivite’nin yürütücü işlevleri bozmasıyla birlikte kişilerin sosyal davranışları, aile ve arkadaş ilişkileri bozulmakta, bu durumun sonucunda da anksiyete oluşmaktadır. Başka bir grup araştırmacıya göre ise, anksiyete bozukluğunda dikkatin seçiçi bir şekilde tehdit algısına yönelmesi dikkatte ciddi bir bozulmaya yol açmakta, o sırada devam eden diğer aktivitelere yeteri kadar odaklanılmamasına neden olmaktadır. Bu tartışmaların net bir sonucu olmamakla birlikte, anksiyete bozukluğu eşhastalanımı olan çocuk ve ergenlerin daha fazla sosyal ve akademik zorluk yaşadıkları bilinmektedir. Bu noktada erken tanı ve müdahalenin önemi tekrar gündeme gelmektedir. Hiperaktivite’ nin erken tanılanması ve müdahaleye başlanması, ikincil hastalıkların gelişmesini önleyebilmektedir.
Kaynak: Gümüş, Y. Y., Çakın Memik N. Ve Ağaoğlu B. (2015). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde anksiyete bozukluğu eşhastalanımı. Arc Neuropsychiatr, 52, 185-193.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU ÖZELLİKLERİ
Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu (DEHB) dürtüsellik, hiperaktivite bozukluğu ve dikkatsizlik temelinde açıklanan rahatsızlık olarak ifade edilmektedir. Bireylerin özellikle küçük yaşlarında görülen düşünmeden anlık yaptığı davranışları, elinin, ayağının ve başının sürekli hareket etmesi, aklına geleni doğrudan söylemesi gibi davranışlarıyla gözlemlenebilen veya teşhis edilebilen DEHB’nun bireysel etkenlerden kaynaklanırken çevresel etkenlerden de etkilenebileceği ifade edilmektedir. DEHB çocuklarda en fazla görülen nörolojik rahatsızlıklardan biri olarak öne çıkmaktadır. 2009 yılında ABD’de yapılan bir araştırmada % 5,2 lere kadar çıktığı ifade edilmiştir. 2008 yılında DEHB’nin sırf ilaç masraflarının ABD ekonomisine 4.3 milyar dolara mal olduğu ifade edilmektedir. DEHB uyumsuz davranışlar, uyku bozukluğu, agresiflik, mizaç değişkenliği, öğrenme problemleriyle özdeşleştirilen bir rahatsızlık olup bireyin psikolojik, fizyolojik, davranışsal ve duygusal uyum yeteneklerini köreltmektedir.
YENER, S. DİKKAT EKSİKLİĞİ-HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU YARATICILIĞI TETİKLER Mİ? PSİKOLOJİK İKLİMİN ARACI ROLÜ. Sinop Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 1(2), 115-148.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU VE SOSYAL İÇE DÖNÜKLÜK
Sosyal içe dönüklük, davranışsal alandaki eksikliklerin bir sonucudur. Bu eksikliklerden biri, diğerleri ile ilişkiye girmede uygun sosyal becerilerin olmaması durumudur. Uygun sosyal becerilerin olmamasına yaşının gerektirdiği davranışların gerisinde olma ya da sosyal olarak uyumsuz olma davranışı da eklenince sosyal içe dönüklük durumu ortaya çıkmaktadır.Sosyal içe dönük çocuklar okulla ilgili sorunlar yaşarlar, düşük benlik saygıları vardır ve kişisel güçleri azdır. Sosyal içe dönüklüğün nedenleri açık değildir. Kişilik bozuklukları, anksiyete ve depresyon gibi bozukluklarla bir arada görülür.
KAYNAK : Ekici, F. Y. (2013). Okul öncesi eğitim kurumlarındaki aile katılım çalışmalarına katılan ve katılmayan ailelerin çocuklarının sosyal beceriler açısından karşılaştırılması.
DEHB OLAN ÇOCUKLARDA EBEVEYN FAKTÖRÜ
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, dikkati sürdürmede güçlük, gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik ve yetersiz dürtü kontrolünün olduğu bir bozukluktur. Bir dönem DEHB’nin çocukluk çağına özgü bir bozukluk olduğu düşüncesi hakimdi. Daha sonra ileri yaş dönemlerinde de DEHB’nin uzun dönem sürebilen bir bozukluk olduğu görüşü hakim olmaya başlamıştır. DEHB için süreklilik göstergesi aile öyküsünün varlığıdır. Hastalığın erişkin formunun çocuklardaki formundan daha güçlü ailesel etiyolojik risk taşıdığı öne sürülmüştür. DEHB olan erişkinlerin çocuklarında, DEHB olan çocukların ebeveynlerinden daha yüksek oranda DEHB riski mevcuttur. DEHB’li çocukların ailelerinde anksiyete ve depresif bozuklukların diğerlerine oranla daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Panik bozukluğu ve agorafobi DEHB’li çocukların ebeveynlerinde kontrol grubuna oranla daha yüksektir. Anksiyete bozukluğu olan bireylerin çocuklarında da daha fazla DEHB tanısı mevcut olduğu bulugulanmıştır.
Kaynakça: Güçlü, O., & Erkıran, M. (2004). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Tanısı Konmuş Çocukların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Yüklülük
HİPERAKTİVİTE’DE EBEVEYN ROLÜ
Türkiye’de yapılan araştırma sonuçları, hiperaktivite ile baş ederken annelerin babalara kıyasla daha ilgili ve başarılı olduğunu göstermiştir. Annelerin hiperaktivite sorunu ile ilgili daha fazla çaba gösterdikleri, babalarınsa sorundan uzak durmayı tercih ettikleri görülmüştür. Bu durum annenin ruhsal sağlığını olumsuz etkilemekte ve depresyon ihtimalini arttırmaktadır. Her ne kadar hiperaktivite’nin ana-babanın olumsuz tutumlarından kaynaklanmadığı bilinse de, bu olumsuz tutumlar hiperaktivite ile birleştiğinde öğrenme güçlüğü, tik bozukluğu, kaygı ve depresyon gibi başka sorunların ortaya çıkma ihtimalini arttırabilmektedir. Bu nedenle hiperaktivite ile baş ederken ana-babaların dengeli bir görev dağılımı ve sorumluluk paylaşımı yapmaları hem tek tek aile bireyleri için hem de genel olarak aile kurumu için daha faydalıdır.
Kaynak: Nuri, C. (2018). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda aileiçi sorunlar ve özel eğitim desteği. Current Debates in Education, 5, 129-143.
ERGENLİKTE HİPERAKTİVİTE
Belirtileri çocukluk döneminde ortaya çıkan hiperaktivite, %70-80 oranında ergenlik döneminde de devam etmektedir.Ergenlik döneminin belirleyici özellikleri olan bağımsızlık isteği, kimlik bunalımları, sosyal ve fiziksel değişimler vs. ile birlikte hiperaktivite daha zorlayıcı olabilmektedir. Çocukluk döneminde baskın olan motor aşırı hareketlilik, ergenlik döneminde azalır ve yerini gerginlik, sinirlilik ve içsel bir huzursuzluk hissine bırakır. Ödevlerini yapmama, ders çalışmama, organize olamama, unutkanlık gibi problemler sık görülür. Ergenlik dönemine özgü özelliklerin hiperaktivite ile birleşmesi alkol, sigara ve madde kullanımı, kontrolsüz cinsel ilişki, kural ve kanunlara uymama gibi riskli davranışları arttırabilir. Ergenlik dönemi hiperaktivite’sinin tedavisi çocukluk dönemi ile aynı temelleri içerir. Aile ve hastanın eğitimi, baş etme becerileri edinmeleri, ilaç tedavileri ve terapiler oldukça önemlidir. Hiperaktivite’nin çocukluk döneminde fark edilip tedaviye başlanması ise, hiperaktivite’nin ergenlik ve yetişkinlikteki seyrini olumlu yönde etkilemektedir.
Kaynak: Semerci, B. (2010). Ergenlik döneminde dikkat eksiklği ve hiperaktivite bozukluğu. Türkiye Klinikleri J Pediatr Sci, 6(2), 38-46.
DEHB TANISI KONMUŞ ÇOCUKLAR İLE FİZİKSEL İSTİSMAR/İHMAL ARASINDAKİ İLİŞKİ
Çocuk ihmali ve istismarı bireyin sağlığına ve refahına zarar verir. Bu durum çocukta yaşamı boyunca kalıcı izler bırakabilir. Fiziksel istismar çocuğun fiziksel olarak zedelenmesi yanında onu duygusal olarak da yıpratmaktadır. Ancak DEHB gibi hastalığın doğasından kaynaklanan sakarlık, sıkça yaralanma öykülerinin olması, başlangıçta ihmalin ve/veya istismarın gölgelenmesine sebebiyet verebilir. Bu nedenle DEHB’li çocukların ihmale daha açık olması sebebiyle daha ayrıntılı olarak incelenmesi gerekmektedir. DEHB, çocukluk çağında kaza ve yaralanma oranını artıran bir tanıdır. DEHB’li çocukların fiziksel istismar ve ihmal yönünden gözlemlenmesi, gelecekte ortaya çıkabilecek daha ciddi kazaları ve yaralanmaları önleyebilir. Aynı zamanda aile destek mekanizmalarının devreye sokulması gerekir. Öte yandan yanık, ciddi yaralanma ve kaza öyküleriyle kliniklere başvuran çocuklar da DEHB açısından değerlendirilmelidir. DEHB, belirtileri erken yaşlarda tanındığında ve aile destek programları zamanında devreye sokulduğunda aile ve çocuğun yaşam kalitesini artıran bir tanıdır. Çocuğun ve ailenin sağlık takip sistemi dışında tek başına bırakıldığı durumlarda ihmal ve fiziksel istismar gibi ek bir ciddi travma ile de karşılaşılma olasılığı artmaktadır.
Kaynak: Soysal, Ş. (2011). Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2011; 54: 148-153
GÖRECELİ YAŞ ETKİSİ, DİKKAT EKSİKLİĞİ/HİPERAKTİF DAVRANIŞ RİSKİNİ ARTTIRIYOR MU ?
Aynı yaş grubundaki çocukların gelişimsel düzeyleri benzer olduğu için aynı sınıfta eğitim görürler. Fakat doğdukları tarihe bağlı olarak aynı sınıftaki öğrencilerin gelişimleri farklılık gösterebilir ve bu farklılık öğrencilerin akademik başarılarını yüksek oranda etkiler. Bu etkiye de göreceli yaş etkisi denir. Göreceli yaş etkisi kişinin yeteneklerine göre değil, olgunluklarına göre öğrenciden öğrenciye farklılık gösterir. Aynı sınıftaki yaşıt öğrencilerden daha geç doğanlar, daha erken doğanlara göre daha avantajlı durumdadırlar. Araştırmalar, yaşıtlarına göre daha erken doğmuş ve daha az olgunlaşmış çocukların gelecek hayatlarında bireysel başarıları ve sağlık durumlarında olumsuz etkiler saptamıştır. Bunların arasında Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) da görülmektedir. 2007’de yapılan araştırmaya göre DEHB’nin dünya çapındaki okul çocuklarında görülme sıklığı %6,48’dir. 2013’te yapılan araştırmaya göre ise Türkiye’de bu oran %12,7 olarak bulunmuştur. Dünya çapında DEHB tanısı konan kişilerin oranı gün geçtikçe artmaktadır. Bunun bir önemli sebebi olarak da göreceli yaş etkisi gösterilebilir.
Göreceli Yaş Etkisi Dikkat Eksikliği / Hiperaktif Davranış Riskini Artırıyor mu? – Abdullah Sürücü, Ali Ünal, Emine Ünal, İlköğretim Online, 2018; 17(2): s.596-612.
HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA UYKU BOZUKLUKLARI
Hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda %56 uykuya geçmede, %39 uykuyu sürdürmede sorunlar yaşanabilir. Bunların yanı sıra; horlama, gündüz uykulu olma hali, uyku apnesi gibi sorunlar da görülebilir.
Hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar uykuya geçiş sırasında hareketliliği ve zihinlerinden geçen düşünceleri durduramadıklarını ve bir türlü sakinleşip uykuya geçemediklerini ifade ederler. Organize olamama, öncelik belirleyememe ve erteleme özellikleri nedeniyle hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar yapılması gereken işlere gece geç saatlere kadar başlayamaz ya da tamamlayamazlar. İşi bitirebilmek için geç saatlere kadar uykusuz kalırlar ya da işi yapmadan yatarlar ve uykuya geçerken yapılmamış işlerle ilgili düşünceleri nedeniyle uyuyamazlar.
Beyinde uyku ve uyanıklığı düzenleyen sistemlerle, dikkat ve duygulanımı düzenleyen sistemler arasında yakın bağlantılar vardır. Uyku ve tam uyanık olma durumu bir spektrumun iki ucu gibi düşünülebilir. Hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar tam uyanık olma durumunu da, tam uyku durumunu da tam olarak sağlayamadıklarından gün boyu ve geceleri yarı uyanık olma hali yaşarlar.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Anne-Baba-Öğretmen El Kitabı : Dr. Özlem Sürücü
DEHB: ENGEL Mİ YETENEK Mİ?
DEHB birçok yerde bir engel gibi görülse de yapılan araştırmalar DEHB olan bireylerin yaratıcı olduğunu göstermektedir. Gary Davis’in, 1961 ve 2003 yılları arasında yaratıcılık üzerine gerçekleştirilen tüm araştırmaları gözden geçirerek yaratıcı insanların 22 kişilik özelliğini belirlediği çalışmasında, 16 “pozitif” (bağımsızlık, risk alma, yüksek enerji, merak, mizah, sanatsallık, duygusallık gibi) ve 6 “negatif” (dürtüsellik, hiperaktif olma, kavgacı olma gibi) özellik bulunuyor. Bu özelliklerin birçoğu DEHB olan bireylerde de görülmektedir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, DEHB olan kişilerin bu niteliklere sahip olmayan kişilere göre yaratıcılık ve başarı konusunda çok daha yüksek seviyelere ulaşmaya eğilimli olduklarını ortaya koymaktadır.
Dikkati kontrol edebilmek önemli bir beceridir. Dikkati kontrol konusunda zorluk yaşamak, derse odaklanmayı ya da bir probleme konsantre olmayı engelleyebilir. Fakat hayallerin içsel akışını açık tutma becerisi, yaratıcılık için çok önemli bir özelliktir. DEHB özelliklerinin tümünü bir engel olarak görmek, yetenekli ve yaratıcı birçok çocuğun bu özelliklerinin yok olmasına neden olabilir.
Kaynak: http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/07/03/353097/dosyalar/2016_02/03032129_bltenocakpdf.pdf
HİPERAKTİVİTE OLAN ÇOCUĞA YÖNERGE VEREBİLME
1) Çevresel Düzenleme: Hiperaktivite olan çocukların dikkati dış uyaranlardan kolayca etkilendiği için bu noktada çevresel düzenleme(telefonları ortadan kaldırma, televizyonu-bilgisayarı kapatma..) büyük bir öneme sahip olmaktadır.
2) Çocuğunuza doğrudan ismiyle seslenin.
3) Yönerge verirken bedeninizi çocuğunuza çevirin ve onunla göz teması kurun.
4)Hiperaktivite olan çocuklar uzun yönergeleri yakalamakta zorlandıkları için kısa ve açık yönergeler kullanın.
5) Yönergeyi verirken nötr bir sesi tonu kullanın(Ne çok sert ne de çok yumuşak olsun)
6) “Bu ödevi yapacak mısın?” şeklinde soru cümleleri yerine ” Bu ödevi yapman gerekiyor” tarzında net ifadeler kullanın.
7) Yalnızca kastettiğiniz şeyleri söyleyin.
8) Söylediğiniz şeyleri çocuğunda tekrar etmesine imkan verin. “Az önce söylediğimi tekrar eder misin?” gibi. Böyle dikkatinin sizde olup olmadığını anlayabilirsiniz.
Yazgan, Y. (2017). Hiperaktif çocuk ve ergen okulda. İstanbul: Doğan Kitap.
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ VE HİPERAKTİVİTE
Bilişsel Davranışçı Terapi karşı gelme davranışını ve akademik problemleri azaltmada ailenin yönetim eğitimiyle birlikte hiperaktivite’li çocuklara kendi kendini yönetme becerilerini ve kendi kendini eğitmeyi öğretmeyi amaçlamaktadır. Bilişsel Davranışçı Terapi ev ödevi sorunlarında evde ve okulda hiperaktivite belirtilerini azaltmada etkili olmaktadır. Ayrıca yine evde ve okulda davranış sorunlarını azaltmaktadır (Frolich , Dopfner , Berner & Lehmkuhl, 2002). 27 hiperaktivite’li çocukla yapılan bir çalışmada Bilişsel Davranışçı terapinin yararları araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar Bilişsel Davranışçı Terapinin etkilerini destekler nitelikte açıklanmıştır (Lauth, Naumann, Roggenkamper & Heine, 1996). Fehlings , Roberts , Humphries ve Dawe (1991) yaptıkları araştırmadahipersktivite’li çocukların evdeki davranış düzenlemeleri konusunda Bilişsel Davranışçı Terapinin etkiliğini değerlendirmişlerdir. Sonuçta Bilişsel Davranışçı Terapinin çocukların benlik saygısını arttırdığı gibi ailelerin hiperaktif çocukları ile ilgili algılamalarını da geliştirdiği görülmüştür.
KAYNAK: Kanay, A. (2006). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan 9-13 yaş grubu ilköğretim öğrencilerinin uyumsal davranışları, benlik kavramı ve akademik başarıları arasındaki ilişkiler(Doctoral dissertation, DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü).