HİPERAKTİVİTENİN ETİYOLOJİSİ


Hiperaktivite bozukluğu, dikkat süresinin kısalığı ve davranışın engellenmesine yönelik denetim eksikliğinden yola çıkarak meydana gelen atak olma hali ve huzursuz yapılanmadır. 3 yaş dolaylarında ortaya çıkan hiperaktivite bozukluğu çocuklarda teşhis edilen en sık psikiyatrik bozukluktur.
Hiperaktivite bozukluğu tedavisi gerçekleştirilmediğinde sosyal ve psikiyatrik bozukluklara yol açan ve sıklıkla karşılaşılan bir bozukluktur. Çocukluktan yetişkinliğe dek sürebiliyor olmasina ve çocuk ergen psikiyatristlerinin özel olarak ilgilenmesine rağmen nedenlerine ilişkin kesin yargılar bulunmamaktadır. Bu noktada bütüncül yaklaşımla bozukluğun nedenlerine ilişkin araştırmalar değerlendirilmiştir.
1900’lerin başında beyindeki bir hasar sonucu olduğu düşünülen hiperaktivite bozukluğu 1947 yılında minimal beyin zedelenmesi sendromu olarak nitelendirilmiştir. 1960’larda minimal beyin hasarı tanımı kullanılmıştır. İlerleyen yıllarda da çeşitli adlandırmalar kullanılmıştır.
Konu hakkındaki araştırmalar psikososyal,beyin görüntüleme, genetik, nörokimyasal değişiklikleri kapsayan nedenleri belirlemek için sürmektedir. Frajil X sendromu,fetal alkol zehirlenmesi, düşük doğum ağırlığı, kurşun zehirlenmesi ve bedenin tiroid hormonuna yaygın direnci hiperaktivite bozukluğuna zemin hazırlayan klinik durumlardandır. Ancak bu kısım nedenlere ilişkin genel oranlamada küçük bir yüzdeliktir.
Hiperaktivite bozukluğu için denilebilir ki; farklı patolojilerin ortak semptomatolojisidir. Yani genetik yüklülük, doğum öncesi ve sonrası yaşanan travmalar ve birtakım etkenlere bağlı beyinde oluşabilecek bozukluklar bu bozukluğa neden olabilir. Üzerinde durulan bi başka etken ise sosyalizasyondur. Model alma, genetik etkenler, olumsuz yaşam olaylarının fazlalığı, doğuma bağlı sebepler, zehirlenmeler,sosyoekonomik sebeplere bağlı santral sinir sistemi enfeksiyonları hiperaktivite bozukluğuna neden olan etkenler arasında gösterilmektedir.