HİPERAKTİVİTE İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKEN DÖRT TEMEL NOKTA


Hiperaktivite denilince akla ilk gelen; yerinde duramayan, çok hareketli ve aceleci olan yaşına, bulunduğu ortamdaki diğer çocuklara göre aşırılık gösteren durum tanımlanır. Hiperaktivite bir öğrenme güçlüğü olmamakla birlikte öğrenmeye engel olan davranışsal, dürtüsel ve dikkatin sürdürülemediği biyolojik, genetik kökenli farklı yapılanma gösteren beyin fonksiyonudur.

1)Hiperaktivite okul çağı çocuklarında ortalama %3-5 arasında görülmektedir. Hem ebeveynlerin hem de öğretmenlerinin gözlemleri tanı koymada çok değerlidir.

2)Hiperaktivite dikkat eksikliği ile aynı bölgenin yani beynin ön bölgesi olan prefrontal alandaki biyokimyasal ileti akışının farklılığı ile gelişir. Bilgi akışının sağlandığı, dürtüselliğin kontrol altına alındığı, planlama yapılan ve organize düşünüp, hareket etmeyi sağlayan, dikkat konsantrasyonun oluşturulması gibi işlevleri olan bu bölgede yetersizlik belirir.

3)Hiperaktivitenin sebepleri henüz net olarak ortaya konmuş değildir. Genetik olarak anne babadan geçtiği istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Beynin ileti merkezlerindeki bilgi akışından sorumlu maddelerin ya iletilmesi ile ilgili sorun olduğu ya da yetmezlik olduğu düşünülüyor. Çocuklukta yaşanılan bazı hastalıklar sonrasında da görüldüğü bildirilmiş yayınlar mevcuttur. Doğumsal ya da sonradan beyin dokusundaki zedelenmeler de hiperaktiviteye sebep olabilir.

4)Erkek çocuklarında hiperaktivite daha çok görülmektedir. Ergenlikten genç erişkinliğe doğru hiperaktivitede çok ciddi azalma olurken, ona bağlı dikkat eksikliğinde aynı şekilde, yeterince azalma olmamaktadır. Bu da iş ve ilişki kurmada dikkat sorunu olarak ve sosyal davranım sorunlarını yetişkinliğe taşımaktadır. Antisosyal davranım sorunları olarak kavgacı, sınırlarını bilmeyen, dürtüsel, gelişi güzel konuşma ve davranışlar, arkadaş edinme ve ilişkiyi sürdürmede sorunlar gibi psikososyal gelişim, iletişim yetersizlikleri gösterebiliyor.